Acaba ülkemizde olup bitenden kaç kişi haberdar. Kaç kişi yaşadığı yerdeki insan profilini inceliyor ve kendi kendine sorular soruyor?
Büyük çoğunluğumuzun bihaber yaşadığı yerde, birileri denize, havuza, HAŞEMAYLA, PİJAMAYLA girerken ve her geçen gün sokaklarda kadınlarımızı kapkara peçelerle aydınlığa inat yürümeye devam ederken, o bölgede, birilerinin üstünlük sağladığını görüp hayret etmeyelim mi?
Başka ülkelerde bir kişi yılda 25 kitap okurken, Memleketimde eğer 6 kişi koskoca bir yılda tek bir kitap okuyabiliyorsa bu gerçek karşısında; seçimleri niye gerçek halk temsilcilerinin kazanamadığı sorgulanmamalı mı?
Diğer ülkelerde keşif adına aya gidilirken ve biz hala, hâşâ ay Muhammet, gün Ali diyorsak ve yoğurdu ayrana çevirmeyi bilim gibi görüyorsak her iki kişiden birinin oyunu başka yerlere gitmesi bizi niye düşündürüyor ki!
Adını bile söylemekten hicap duyduğum Televizyon ekranlarında bir dua oku da kızım üniversiteyi kazansın diyen, Çocuğum olmuyor diyerek şeyhin eteklerini öpen, dileklerim kabul olsun diye ağaç dallarına çaput bağlayan, insanlarımız uykularında horlarken; güzel ülkemde halk’ın iktidar olmasını hayal mi ediyoruz?
İnsanlarımız bir kalıp sabuna, bir paket çaya, bir torba kömüre, beynini, iradesini, reyini, ne kadar ekmek o kadar köfte diye gözünü kırpmadan çocuğunun geleceğini hesaplamadan boşluğa bırakabiliyorsa, bizler hâlâ parmak hesabı yapmaya devam edelim mi?
Yaşadığınız kentlere, ilçelere bakın meclis üyelerinden kaçı kadın üyemiz ve egemenlik kayıtsız şartsız erkelerin ise, her gün haberlerde bir kadının dövüldüğünden veya hayatına son verildiğinden bahsedilmesi bizi yola getirmeli mi? “Beşik sallayan kadın’ dünyayı sallar” kadınlarımız hale sosyal hayatın dışında mı kalsın?
Büyük çoğunluğumuzun çocukları okuyor. En önemli derslerinden, fizik, kimya, felsefe, tarih vb. dersler bir kenara itilirken, din dersi zorunlu ise; ne yazık ki en ilerici kişilerden; demokrat düşünceye sahip insanımız dek bunu sorgulayan olmadığı gibi yargı kararı ile iptal edilmişken bile ülkemde çıt çıkmıyor ise, dönüp aynayı yüzümüze tutalım bakalım içimiz sızlıyor mu?
Bizde de küslük var, bizde davamızı yargıya havale etmişiz. Ama ülkemde biz gibiler o kadar çok ki, nerde ise nüfusumuzun yarısı, diğer yarısı ile davalık olmuş, buda yetmemiş, sokakta silahlar patlıyor, döner bıçakları havada dönüyor ve ardından musalla taşı. Şimdi sorun bakalım bizim gibi başka ülke var mı? Sorun bakalım oraları hangi zihniyet yönetiyor.
Ozanlarımız, yazarlarımız, bilim insanları, hayatının baharını yaşamaya çalışan gencecik insanlar, kültür adına, sanat adına, bilim adına, insanlık adına Adı SİVAS olan bir yere gidiyorlar ve bir otelin içinde 35 can diri diri ateşe atılıyor.
Ne yazık ki bu caniler ellerini kollarını sallayarak içimizde dolaşıyor ve diğer taraftan, savunmaları kollanıp, korunmaları, malum güçlerce yapılıyorsa bunların bazıları bakan ve milletvekili koltuğunda oturuyorsa; Bu acı yüreğimizi kirletir mi?
Terör, depremler, trafik kazaları, can almaya devam ederken sahi bunların sorumlusu kim kimler? Yoksulluk terörü, zulüm terörü ve mafya terörü kimin kimlerin kafasının arkasındaki kuyularda. Sahi bu soruyu kime soruyorum? Bu ülkede Diyanete ayrılan pay beş bakanlığın bütçe payından daha çok ise, asıl yatırım yapılması gereken alanlar, göz ardı ediliyor ve insanlar bu durum karşısında bana değmeyen yılan bin yaşasın diyorsa ve kendi perişanlığını başkalarının zaferi ile taçlandırıyor ise;
Ceylan derisi koltuklarda her kim kimler oturuyor ve bizlere asgari ücreti bile çok görüyorlarsa, aldıkları paraları tıka basa yedikleri helal mı? Haram mı? Bizim seçtiklerimiz (adı seçim ise) Ağa; biz halk olarak ise marabayız. Ha babam de babam.
Marabanın da hasosuyuz üstadım. Marabalıktan şikayet de etmiyor, biat kültürümüzü geliştiriyor, sorgu sual etmeden, “emrin olur”, “ben kulunuza bir paket makarna, un, şeker verirseniz beni ihya edersiniz” diyecek şekilde el avuç açmaya, verene de; kul köle olmaya ALIŞTIRILIYORUZ.
Ülkenin bu halde olmasında her birey suçlu, oy veren de veremeyen de. Bu ülke ne ara bu kabusun içine itildi. Sesini yükseltenin sesi kısıldı, zorbalıkla. Sorun ötekileştiren zihniyette ki bu hepimizde var. Bize benzemeyeni anlamaya çalışmak yerine Red edip terörist olarak yaftaladık. Hoşgōrüsüzüz, aleviye, sunniye, Kürde, solcuya, sağcıya, Türke, Araba, bizim birbirimize tahammülümüz yok. İnsanoğlunun varoluşundan bugüne tarihini okuduğumuzda ırk diye birşeyin olmadığını ve insanoğlunun doğayı, canlıyı nasıl tahrip edip yok ettiğini görürüz. Daha birey olmamamıșken, ya dindar, ya dinsiz, ya Türk, ya Kürt oluyor ülkem insanı. Önce özgür birey çocuklar, aydın gençler yetiştirelim ki ülkemiz aydınlığa yürüsün. Çocuklarımızı sağcı solcu değil aydın birey, iyi insan olarak hayata katabilirsek işte o zaman yaşadığımız dünya, ülke yaşanılır hali alır.
Saygı selamlar
Allah eyvallah değerli dostum yazan ellerine sağlık endişelerin ve tesbitlerin yerinde hepsine katılıyorum