Aynalı salon, Serpilin, yaşam alanıydı. Serpil, sevimli ve cana yakın bir çocuktu. İlk öğretim okulunun, dördüncü sınıfında okuyordu. Dördüncü sınıf değil, ikinci sınıftaki bir öğrencinin fiziki yapısındaydı.
Yeni kalkmış ve aynaya bakıyordu. Bakıcının, günaydın Serpil, saçlarını taramamı ister misin? Sorusuna karşılık, aynanın önünde durdu. Sabahın mahmurluğunu üzerinden atamamıştı. Saçlarına dokundu ve kalemi aldı. Aynanın alt köşesine “güzellik” yazdı. Aynada asılı gümüş zincire tutunup bir süre gözlerini ayıramadı.
İkinci aynanın yanına gitti. Onun da önünde durdu. Sağ alt köşesine, “güzellerim” yazdı. Asılı olan kolyeye baktı. Parmak uçlarıyla dokundu ve eli havada bir an durdu.
Serpil, annesinin zarif yapılı, gonca gülüydü. Üçüncü aynanın yanında durdu. Aynanın incisine elini attı ve alıp boğazına takmayı denedi.
Bakıcının sesi biraz daha yüksek çıktı. Serpil, kahvaltıda yumurta, ister misin?
Saçlarından tarağı geçirdi ve masanın üzerine attı. Saçlarım büyüyor, dedi. Bakıcı kahvaltıdan sonra öğretmenin gelecek. Serpil yavaşça merdivenden indi.
Aynalara takıldım, inciyi taksam olmaz mı? diye bakıcıya sordu. Bakıcı deneriz, düzenli olursa takarsın. Olmaz da büyük gelirse, yeniden yaptırırız, dedi.
Kahvaltıda, yumurta ve peyniri sevmedi. Zeytin yedi ve ödevleri için aynalı salona çıkmak istedi. Bakıcı çantasını getirdi ve öğretmeni gelene kadar, boyamayla ilgilendi.
Öğretmeniyle, hikâye okuyup yorumlayacaklardı. Kitaptaki hikâyelerden birini seçtiler. Parçayı, önce öğretmeni ve sonra da Serpil okudu.
Öğretmen, parçaya göre değerlendirme istedi. Serpilin yorumunu beğenen öğretmen, “aferin,” dedi. Salona bakıcı girdi ve öğretmene, aldıkları hediyeyi verdi. Öğretmen çok memnun oldu.
Parçada geçen kelime ve kalıplar tek tek Serpil’e soruluyordu. Kelimeleri ve kalıpları cevaplandıran Serpil, iki kelimede hata yaptı.
Unutmuşum. Üzerinden en az bir ay geçti, dedi.
Öğretmeni, bu hafta ödevin: Bir hikâye kurgulamak, dedi. Serpil yazamayacağını söyledi. Yalnız ödevim olsun, dedi.
Bir iki de problem çözmesini isteyen öğretmen, geçen sefer ki gibi yorgun ve üzgün Serpil yoktu karşısında. Problemi çözdü ve nasıl yapıldığını anlattı.
Öğretmeni bugünlük bu kadar, bırakalım, dedi. Ödevlerini verdi ve gitti.
Serpil uzandı ve resim boyamaya başladı. Renkli kalem kullanmak hoşuna gidiyordu. Bakıcısı meyve suyu getirdi. Serpil ince parmaklarıyla resimleri, boyamaya devam etti.
Boncuğu kucağına aldı ve uyumak istiyorum, dedi. Boncukla uyumaya daldılar. Bakıcı yemeğini özenle hazırlamaya başladı.
Doktoru aynalı odanın esrarını şöyle açıklamıştı. Zamanında çalışma, uyku ve gezinti. Doktoru, beslenmesine dikkat edileceğini, bakıcıya tembih etmiş ve sonra ilaçları yararlı olacaktır, demişti.
Ana ve babasının kazasından sonra, iki aydır evdeydi. Doktor ve öğretmenlerine rağmen, düştüğü bunalımdan yeni çıkıyordu.
Serpil büyük üzüntü yaşıyordu. Doktor, akıl sağlığı bile bozulur demişti. Onun için herkes elinden geleni yapıyordu. Şimdilik yakınlarıyla görüşmeyecekti. Psikoloğun tavsiyesiydi. Çünkü ana ve babasına otomobilin çarpması olayı aydınlatılamamıştı.
Trafik polisi, karşı yönden geleni kusurlu bulmuştu.
Hasan TANRIVERDİ