Aynada gördüklerin, iç alemimin dışa yansımasından başka bir şey değildi. Böyle olduğunu biliyorum. Fakat aynaya bakmadan da yapamıyorum.
Aynanın karşısında dalıp gidiyor ve adeta patates yumrusu gibi kök salıyorum. Beynimden geçenler kanda “C vitaminin” dolaşmasından daha hızlı akıyor. Aynaya baktıkça gördüklerime inanmak istemiyorum. Bu durumu gerçeklerle yüzleşemediğime yorabilirsiniz. Gerçeklerle yüzleşmeye cesaret edemiyorum, gücüm kırılıyor. Bazen de gerçeklere meydan okuyorum. Dikiliyorum aynanın karşısına bakıyorum, gördüğüm alanı odaklayıp dönüyorum. Her defasında döndüğüm halkaların boyutunu büyütüyorum. Büyütürken geçtiğim yolların uğradığı değişikliğin derecesini gençlik yıllarımla karşılaştırdığımda bayağı yükseldiğini görüyorum.
Halkayı oluşturan yollar çökmüş, kenarlarda heyelanlar olmuş, göz kenarlarının paralel yolları bozulmuş ve kesişen yollar kuytu hâline gelmiş.
Kabullenmiyorum gerçekleri, gözümü kaldırdığımda hat boyu tren yolları sanki çift gidiş gelişli. Yapılacak bir şey yok. Tahammül sınırımı zorluyor ve saçlarıma bakıyorum. Aynaya o zaman bozuluyorum. Saçlarım seyrelmiş mısır tarlası gibi. Yer yer kurumuş ayakta duramaz hâle gelmiş, hafif bir rüzgârda dökülebilecek bir yapıya dönüşmüş.
Saçlarım son bahara girmemiş yapraklar gibi sararmadan beyazladı. Kahverengi saçlar ne oluyor da beyazlıyor, örnek bir tutam kalmıyor.
Aynalar bize otuz yıl öncesinin fotoğrafını sunsaydı. O yıllar aynalar bile bizi çok görmezdi karşısında. Niçin görsün, tarlada çorak durum ve yıkılma olmazdı. Renk değişimi de ne demek. O yıllar parmaklar tarak, bir atmak yeterli.
Yollar batak değil, su arkları belirsiz. Yağmur tahribatı (göz yaşları) hiç görülmüyordu. Gözün bebeğinden başlayan ışıltı, yüze yayılan gülümsemeyle kendini gösteriyordu. Artık aynanın karşısına gerek kalmayıp gülüp geçiyorsun.
Aynanın o yıllarda çektiği fotoğrafların kasetinin elimde olmasını çok isterdim. Fakat bugün izler miydim bilemiyorum.
Arada aynaya baktığımda ne diyeceğime karar veremiyorum.
Aynalar yalan söylüyor yalan.
Yıllar aynaları eskitmiş, görüyorum ve algılıyorum.
Hasan TANRIVERDİ