“MEDYAYA DARBEDE 25. GÜN” Sloganını Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Samanyolu Televizyonunun ekranında görüyoruz.
Bu darbe hangi medyaya karşı yapılmışsa, kim yapmışsa, içinden çıkılmaz bir bilmece gibi karman/corman…
“Okyanus Medyası” olarak isimlendirilen;Taraf, Sözcü, Cumhuriyet, Radikal, Aydınlık, Hürriyet gibi saldırıda bulunan gazetelerin ve diğer televizyonlarda böyle bir tutuklama veya yargılama yok, bu medya sadece Genel Yayın Müdürünün tutuklanıp, serbest bırakıldığı ZAMAN Gazetesi.
Müslümanların parası ile kurulan, desteklenen, halen dış şer güçler tarafından himaye altına alınan Zaman Gazetesi diğer medya organlarının taraflı saldırı ve çırpınışları samimi değil, ülke bütünlüğünü bozucu, cemaat ruhunu rencide edici, Müslümanlara ve Müslümanlığa yara açıcı bir özellik taşıyor.
Din adına, dini motifler ve şaklaban denilen yurdundan kaçmış kişinin beyanat ve yazılarıyla süslenen/püslenen, şişirilen adeta bir kandırma emziği gibi… Şeker yerine zehir olacak ifadeler, tahrik, yalan, istismar, olanları kapatmaya çalışan köşe yazıları, mahut ve malum kişilerin, siyasi adamların manşet demeçleri, bir arena, bellisiz bir kumkuma gibi.
4 Ocak 2015/Pazar günü, a Haber kanalında yayınlanan MİLLETE OPERASYON”17 ARALIK” isimli uzun bir belgeseli izleyenlerin tüyleri diken diken olmuştur, olmamak ve üzülmemek mümkün değil. Bu milletin bel bağladığı, varını/yoğunu dava ve sözüm ona hizmet için veren insanlar ne olacak, cemaat ne olacak, din ne olacak? ( Bu belgeselin mutlaka izlenmesini teklif ediyorum.)
Olup/bitenleri bilmeyenler veya cahil olanlar veya inancında inat edenler; bu medya grubunun yaylım ateşine, açılan savaşına, bir noktada ihanetine kulak verseler, inansalar, yandı cıbılın derisi.
“Ayıp” , “Edep” ve “Günah” diye üç önemli mefhum var. Kanlanan bir pire veya bit gibi, elinizdeki imkanlarla bu kadar saldırı ve isyana pes doğrusu, edep ya hu!… Ayıp ve günah da peşinden gelir…
Türkiye’de bulunan bu kadar sivil toplum teşkilatı, tarikat, cemaat, medya organları, yazar/çizer/söylerler, aklı başında olan kimseler, Hakka dayanan aklın yolunu tutanlar, Müslümanlar, müminler, Ehl-i Kâmil, Ehl-i Âmil cemaat önderleri anlatır, yazar, söylerler doğru değil, sadece Zaman ve yandaş organlarının saldırıları,
dedikleri doğru.. Böyle bir tezat, böyle bir yalan, böyle bir ihanet olmaz ki…
Türkiye’de yayın yapan kiloluk diğer mahut/malum gazetelerden farkı bulunmayan, Millî bütünlük, Din, iman, irfan ve ahlak değerleri üzerinde büyük yaralar açan, cemaatlere fitneyi sokak Zaman gazetesinin bir sayısında, tutuklanan Hidayet Karaca’nın bir yazısına yer verdiler.
“Ülke karanlığa sürükleniyor denilirken,yakında kara bulutların dağılacağı ilanı veriliyor, demokratik mücadeleden vazgeçilemeyeceği, Türkiye Büyük millet meclisinin feshine kadar gidileceği, Millet, çocuklar ve gelecek nesiller için ödenen bedelin onur olacağı” masalları, sömürüsü, tehditleri, yalanları, iftiraları kalın dolmalar halinde anlatılıyor. (Bakınız: 2 Ocak 2015/Cuma tarihli Zaman )
Ne acı bir gerçek ki, Cumhuriyet savcıları suç unsuru bu yazı ve gazete hakkında takibata geçmiyor. Ağlar mısın, güler misin, yoksa çatlar mısın?
Demek ki; paralel yapının kalıntıları hala ‘in’lerinde duruyor, çıkarılamamış, adaletten temizlenmemiş..
Kendilerine ayrı bir cemaat süsü veren Nur cemaati içerisinde olup/bitenleri görenler, Hazırlanan oyun ve tuzakları fark edenler, din adına dinin içerisini oymaya çalışanların, İsrail ve Amerika ile yaptıkları işbirliğini geçte olsa bile fark edenler, Pensilvanya sarayında ahkam kesen ve dünyaya servis yapanların geçek yüzlerini görenler yanında, haşhaşileşmiş olanları da görmek ne acı, düşündürücü ve ibret verici…
ABD, İsrail, Vatikan, Pensilvanya mutfağında hazırlanan Devlete, hükümete karşı savaş senaryolarının dış mihraklı gazete ve ajanslara da servis edilmesi ne kadar ayıp, günah ve hıyanet odaklıdır, düşünün.. Kimi kime şikâyet ediyor, kimlerden medet bekliyoruz?…
Etrafında bulunan müritleri, yakınları ve cemaatten olanların bizzat yanına giderek, yaptıklarının, beyanat ve beddualarının cemaate, dine zarar vereceğini, vaz geçmesini söyledikleri zaman: “Ameliyat başladı, operasyon devam edecek” ifadesi, tarihteki yerini almış, kara bir leke olarak Mîzân’a taşınacaktır. Bunları unutmadık.
Anlayanlar için “PARALEL ÖRGÜT”e hicivlerle yazımızı noktalayalım:
Devletine, Dine karşı savaş aç,
Doğru olan hedeften, yurdundan kaç,
Hakanlara ayran verdi bakır bakraç,
Sevenler, sayanlar, başlarda bir taç.
…………………………….
Açılan yaralar büyük hastalık,
Çıraklar yetişti; Abi, ustalık,
Tedavi gerekir, lazım sustalık,
Bilgi/Belgeler de artık asmalık.
…………………………..
Yolun sonu göründü, hedefte ‘Gizli Devlet’,
Din bâtıla büründü, Cemaat oldu illet,
Değer yerde süründü, kapladı halkı gıl let,
Tele kulak silindi, Tarihe yazdı zillet.
…………………………
Ağladın, sızladın, para topladın,
Lânet okudun, bağırdın, hopladın,
Dinin içini oydun, hemde zıpladın,
Pensilvanya’da mekânı kapladın.
…………………………..
Madde putu esir aldı, kasaların para doldu,
İnanacak neyin kaldı, Siyon senin kardeş oldu,
Hıyanetle, kine daldı, nice Müslümanlar soldu,
Yetiştirdi, itler saldı, izzet/irfanın kayboldu.