Sevgili okurlarım, Bugün harf Devrimin 95. yıl dönümü nedeniyle, hayati önem taşıyan bu önemli devrimle ilgili, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Bugün 1 Kasım günü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çok önemsediği harf devrimiyle ilgili yapılması gerekenlere bizzat karar vererek, yapmış olduğu örnek çalışmasını devlet erkânına göstermişti. Bu çalışmasının hayata geçmesi içinde 1 Kasım 1928 tarihinde TBMM.’ sinin onayına sunarak, 1353 Sayılı Kanunla yasalaştırdı. Kanunun yürürlüğe girmesi sonucunda, Arap Harflerinin kaldırıldığı ve onun yerine Latin harflerinden oluşan yeni bir Türk alfabesinin yürürlüğe girdiğini duyurdu. Bu tarihe kadar ne yazık ki, dilimize uymayan Arap alfabesi kullanılmaktaydı. Çıkarılan kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, yazı dilimiz Arap hafileriyleydi. Bu durum, Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleri sonucunda, Latin harflerinden meydana gelen alfabemiz terk edilerek, Türk dili harflerinden oluşan alfabesi yerine, Arap harflerini içeren alfabe kabul edilmişti. Ne yazık ki tarihi süreçler döneminde dille, dinin birbirine karıştırılması, Türk Dilinin gelişmesine ve zenginleşmesine engel olunmuştu. Bu durum öyle bir engel ortaya çıkarmıştı ki, okuryazarlığın azalmasına, cehaletin artmasına sebep olmuştu. Nedeni, Arap harfleriyle yazım, hiç bir zaman Türk dilinin gereklerine uygun düşmemekteydi. Yazılan herhangi bir metin, kolayca yazılıp okunamıyordu. O nedenle, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” içte ve dışta kendini daha iyi ifade etmesi açısından, “Harf Devrimi’nin” yapılmasını zorunlu hale getirdi. Amaç, milletimizin en kısa zamanda okuma ve yazmayı öğrenmesini sağlamaktı, aynı zamanda, geleceğe yönelik çağdaş ve modern bir toplum oluşturmaktı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, devletimizi bilimsel yapılanmayla hazırlayarak geleceğe taşımayı hedeflemişti. Bu taşıma fikriyatı içinde, Türk halkını ve onların çocuklarını modern eğitim-öğretime kavuşturmaktı.
Sevgili okurlarım görülen o dur ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yapmış olduğu harf devrimiyle, dilimizde sorun yaratan, Arap Harflerinin kullanımına son verilmesiyle, dilimizin gelişip zenginleşmesine sebep oldu. Harf devrimi yapılmadan önce, 20 Mayıs 1928 tarihinde 1288 sayılı kanunla kabul edilen, Arap rakamlarının kullanımına da son verilmiş oldu. Bu rakamların yerine, uluslararası kullanılan rakamların, kullanılması kabul edildi. Böylece uluslararası bütünlük sağlanmış oldu. Böylece rakam değişikliği, harf değişimiyle pekiştirilmiş oldu. O dönemde harf değişimini anlatmak üzere İstanbul’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 9 Ağustos 1928 tarihinde Sarayburnu Parkı’nda düzenlenmiş olduğu halk şenliğinde, harf değişimini büyük bir coşku ve heyecan içinde, orada bulunanlara hitaben söyleminde, “Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli, zengin lisanımız (dilimiz) yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz. Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehâl pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlaşacağız ki, Milletimizin yazısıyla kafasıyla bütün medeniyet âleminin yanında olduğunu gösterecektir. Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz” diye, söylemiştir.
Sevgili okurlarım bunu bilmemiz gerekir ki, “Harf Devrimi” milletimizin en önemli tarihi bir olayıdır. Bu değişim her alanda olduğu gibi, sosyal, kültürel ve siyasal alanda geniş yankı bulmuştu. Böylece bu değişim sonucunda, Türk Milleti kendi öz diline kavuşturulmuş oldu.
Sevgili okurlarım, Hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekir ki, ulusal kimliğimiz dilimizle, dilimizi ifade eden edebiyatımızla ve bunları pekiştiren yazımızla kendini ifade eder. Bizler bu özellikleri bilmek zorundayız. Diline değer vermeyen ve sahip çıkmayan milletler, başka milletlerin egemenliğinde varlıklarını yitirmiş ve tarih sahnesinden silinmişlerdir. Tarihi süreç bu gibi örneklerle doludur. Bu nedenledir ki, ulusal kimliğimizi korumanın tek bir şartı, dilimize ve kimliğimize sahip çıkmaktır. Umudum, dünya var oldukça dilimizle bütünleşen alfabemiz sonsuza dek yaşayacaktır. Bu dilekle yazımı sonlandırırken, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, emeği geçen herkesi rahmetle anıyor ve saygılar sunuyorum.
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Halk Şairi