Avustralya’nın Sidney kentine, orada yaşayan kızlarımı ve torunlarımı görmek için bir kaç defa gittim. Her gidişimde oraya ait anılarımı yazmıştım. İçlerinde en unutulmazını her 10 kasımda bir kez daha yaşarım. Hyde Park içinde yer alan Anzak anıtında Gelibolu ile ilgili görselleri izlerken, milli duygularım kabarır, ürperir, gözyaşlarımı tutamam.
Ama beni çok fazla etkileyen, düşündüren ve onurlandıran ise; başkent Kambera’da Savaş Müzesi’nin bahçesinde Atatürk köşesi ve müze içinde ki Gelibolu köşesi olmuştu.
Devasa müzenin yemyeşil bahçesine girer girmez Atatürk büstünü görünce adeta hıçkırmak gelmişti içimden. Onun yüzünü avucuma alarak poz vermiştim o duygularımı ölümsüzleştirmek için.
Savaş anıtı ve müze binasında ise geniş bir alanda Gelibolu Köşesi bulunmaktaydı. Çanakkale savaşları ve mehmetçiğe ait görüntüler, pc de aralıklı olarak yayınlanıyor. Onları seyre dalınca, şairin ahşer mahşer diye tanımladığı savaş acısını yüreğimde hissetmiştim.
Vitrinlerinde mehmetçiğe ait öyle şeyler vardıki duygulanmamak elde değildi. Mehmetçiğe ait bir asker potini bile orada sergilenmekte. Anzak askerlerinin Çanakkale’ye giderlerken uğurlanışları, arkalarından ağlaşan annelerin, sevgililerin fotoğraflarından tutun da Gelibolu çıkarması sırasında yaşananları anlatan rölyefler, maketler, heykeller…
Savaştan sonra ülkelerine dönerken Anzak askerlerinin ceplerinde götürdükleri şarapnel parçaları, kurşunlar, silahlar, mektuplar arasında sevgililerine gönderdikleri akasya yaprakları ve savaşı anlatan mektupları… Ne yoktu ki!
Ne güzel söylüyor o yüce komutan:
Savaş bir cinayettir zaruret olmadıkça!