Avalon İnşaat, CHP ve BDP’li Meclis Üyeleri ve Fırat Aykut’un Ayıbı…
Bugün üç konuyu paylaşmak istiyorum Birincisi geçtiğimiz günlerde oldukça tartışma yaratan ve gündemi belirleyen Avalon-Beykent Üniversite inşaatının mühürlenmiş olmasıyla ilgili haberimiz.
Burnumuzun dibinde yaklaşık bir yıl önce mühürlenmiş bir inşaattan haberimiz bir rastlandı ile oldu.
Genel Yayın Yönetmeniz Ata Akdoğan, “Ali Avalon mühürlenmiş, bilgin var mı? Bir araştırır ve fotoğraf çeker misin?” dediğinde aklıma gelen eğlence merkezi oldu. Daha önce defalarca haber yapılmıştı.
‘Hangi Avalon?’ diye sorduğumda, Beykent Üniversitesi inşaatı olduğunu söyleyince ‘Hadi canım’ dedim.
İnşaatın bulunduğu Adem Çelik Villaları’nda merkezimizin bulunduğu dönemde inşaatla ilgili defalarca haber yapmıştık. Hatta bir ara mühürlenmişti. Ve o günden beri inşaatla değil ama kaldırımları bozmasından ve yapmamasından dolayı da defalarca gazetemize haber olmuştu.
Kentte, kendisine muhalif
diyenler sustular!
Sürekli anlattığım gibi, birileri söylemezse, birileri bilgi vermezse bir konu hakkında bilgi sahibi olmamız mümkün değil. Bize sürekli söylüyorlar, ‘şunu neden haber yapmadın, bunu neden haber yapmadın?’ diye. Biz de yanıt veriyoruz: ‘Bilmediğimiz bir şeyi nasıl haber yaparız?’
Söylediğimiz gerçekle yüzleşiyorduk. Ata’nın verdiği bilgi üzerine yaptığım araştırmada, Beykent Üniversitesi’nin içinde bulunduğu Türkiye’nin ilk örnek inşaatı olduğu iddia edilen Avalonla ilgili detaylı bilgi sahibi oldum. İçersinde; üniversite, hastane, otel, işyerleri bulunduğunu, araştırma sonucunda öğrendim.
Ve mühürlemenin ise, Ocak 2011 tarihinde yapıldığı bilgilerine ulaştım. İnşaat mühürlenmiş, ceza kesilmiş ve gerekli yazışmalar yapılmıştı.
Ve biliyor musunuz; haberi yaptıktan sonra, ne bir siyasi partiden, ne bir meslek örgütünden, ne kentle ilgili kurulmuş bir girişimden, ne bir kanaat önderinden tek bir satır açıklama ve tepki görmedik.
Siyaset neden yapılır? Kentin çıkarları neden korunur? Neden onca söz edilmesine rağmen, incir çekirdeğini doldurmayacak konularda konuşulur da asıl mesele hakkında konuşulmaz?
Mühürlü yerleri
yöneticiler bi açıklasalar…
Avalon İnşaatı orada duruyor? Mühürlü… Aynı zamanda mühürlendiği tarihten itibaren dışında ve içersinde çalışmalar devam etti. Ve kimsenin sesi de gıkı da çıkmadı. Buradan yerel yönetimlerin görkemli yöneticilerine çağrı çıkarıyorum.
Basın bürolarınızın aracılığı ile her hafta başı; ‘kentinizde kaç işyeri gerekli koşulları yerine getirmediği için mühürlenmiştir, kaç inşaat temel ruhsatı olmadığı için, kaç inşaat kaçak imalat yaptığı için, proje dışı yerler yapıldığı için mühürlenmiştir, ceza kesilmiştir’ açıklasanız. Kentte yaşayan hemşerileriniz olarak bilme ve öğrenme hakkımızı kullansak. Sizler de bilgilendirme görevlerinizi yerine getir-seniz;
Olmaz mı?
Esenyurt’ta CHP ve
BDP Meclis üyelerine
ihtiyaç var mı?
İkinci konu ise şu:
Esenyurt Belediye Meclisi’nde bütçe görüşmelerinde CHP ve BDP’li meclis üyeleri bütçe ile ilgili eleştiri haklarını kullandılar. Ardından bütçe, oy birliği ile geçti.
Merak etmediniz mi? ‘Evet diyecekleri bir bütçeyi neden eleştirdiler’ diye.
Ben merak ettim. Ve haberi manşetten verdik.
Şimdi asıl soru şu: Bu bütçeye ‘evet’ diyen meclis üyeleri yıl sonunda faaliyet raporuna nasıl ‘evet’ diyecekler? ‘Hayır’ dediklerinde ise şöyle mi diyecekler: ‘Bizim evet dediğimiz bütçe hayata geçirilemediği ve hedeflerinden saptığı için hayır diyoruz.’
Muhalefet olup tabi ki, bütçeye ‘evet’ diyebilirsiniz. Ancak siz o zaman kentin muhalif meclis üyeleri olmazsınız. Bir bütçeye ‘evet’ demenin karşılığı şudur: Ortaya koyduğunuz hedefler gerçekçidir. Kentin çıkarlarını koruyacak ve sorunlarını çözecek bir bütçe oluşturmuşsunuz. Teşekkür ederiz.
İktidar partisi AK Parti’nin çoğunluk meclis üyeleri var. Onlar, sizin yapacaklarınızı yapıyorlar. O zaman da size o mecliste gerek yok ki. Rol çalmak, ayıp…
Ayıp bir davranış ve Fırat abi
Hafta sonu Çatalca’ya yolumuz düştü. “CHP örgütü tarafından işgal altındadır” açıklamalarının nasıl yankılandığını öğrenmek ve sohbet etmek için, Çatalca Koordinatörümüz Bahadır Sugür ile beraber kenti üç dönem yönetmiş, bir dönemi milletvekili adayı olduğu için yarım bırakmış olan İ. Fırat Aykut’u ziyaret ettik.
Kapıdan girdik. Sarıldık, merhabalaştık. Fırat abi, Bahadır’a dönerek, “Yengen seni burada istemiyor Bahadır” dediğinde önce şaka yapıyor sandım.
‘Hayırdır Fırat abi, şaka mı yapıyorsun?’ dedim, baktım oldukça ciddi. ‘Tamam Fırat abi benim de oturmama gerek yok’ diyerek, Bahadır’la birlikte oradan ayrıldım. Fırat abinin gerekçesi, Erguvan Kent ile ilgili Bahadır’ın ağır ve “terbiyesiz” yazılar yazmış olmasıydı.
Çıktıktan sonra telefonla aradım ve kendisine şunları söyledim. ‘Fırat abi yaptığın çok büyük ayıp. Sen benim yanıma benim sevmediğim bir adamla gelseydin, ben sana duyduğum saygıdan dolayı sesimi çıkarmaz ve söyleyeceğimi de sonra söylerdim. Gazetenin sahibi benim. Bahadır da benim yanımda çalışıyor. Senin yaptığın hiç şık olmadı ve kocaman ayıp ettin. Çirkin bir davranış sergiledin.’
Kendisi ayıp ettiğini ve özür dilediğini söyledi. Ben de kendisine özür dilemesini istediğim için aramadığımı ve yaptığının şık olmadığını anlattım.
Siz Fırat Aykutsunuz,
öyle davranamazsınız!
Şimdi buradan Fırat abiye ben sorayım. Fırat abi yıllar önce belediye başkanlığı döneminde kurduğun kooperatifi kimlerle kurdun? Kimleri üye yaptınız? O üyelere ne oldu? KİPTAŞ ile nasıl bir anlaşma yaptınız? Yeri KİPTAŞ’a vermek karşılığında kaç daire aldınız? KİPTAŞ kaç yılda bitirip konutları teslim edecekti? Zamanında teslim etmezse, KİPTAŞ ne kadar ceza ödeyecek?
Fırat abi bunları sormak, bu konularda kalem oynatmak ‘terbiyesizlik yapmak’ değildir. Bir gazeteci bir kentte yaşayıp da kentin konuştuğu konularda kalem oynatmıyorsa o’na gazeteci denilmez? Sert eleştiriler yapmıyorsa, yazmıyorsa yazı yazmasına, haber yapmasına da gerek yoktur.
Herkes gibi, senin gibi kibar politika yapmıyor. Senin kişiliğin farklı. Diğerlerinin de kişiliği farklı. Gazetecilik de öyle.. Mesele; üslup meselesi…
Bahadır, bir gün önce kapınızın önüne gelecek; Murat Karayalçın, Gürbüz Çapan’ın bulunduğu ortamda gelip haber yapacak, sesiniz çıkmayacak ama benim yanımda şık olmayan bir davranışla ayıp edeceksiniz.
Çatalca’yı üç dönem yönetip, bugüne kadar politikanın içinde bulunup da hakkınızda ağır konuşmuş, dedikodu yapmış, ayıp etmiş kaç insana selam verdiniz, kaç insanla oturdunuz, kaç insanla yemek yediniz, Fırat abi?
Sizin gibi adamlar, eşlerinin ‘ben onu burada istemiyorum’ talepyeriyle davranış sergileyici adamlar olamazlar. Olursanız, kamusal alanda söz söyleyemezsiniz, söylerseniz samimi ol(a)mazsınız.
Olmadı Fırat abi, olmadı. Yakışmadı size
Siz Fırat Aykutsunuz öyle davranamazsınız! Davranırsanız Fırat Aykut olamazsınız…
… Benim gözümdeki Fırat abi çizik yedi… Yazık…
Allah yolunuzu açık etsin…