Son senelerde astım ve alerjik hastalıklar özellikle gelişmiş ülkelerde çocuk ve genç erişkinler arasında adeta ’salgın’ bir hastalık gibi hızla yaygınlaşıyor.
150 milyonu astım olmak üzere her yaştan 500 milyon insanda alerjik bir hastalık bulunuyor.
Bu kadar kısa sürede insanların genetik yapılarında bir değişiklik olması mümkün görünmediğinden, bu artışın çevresel faktörlerden kaynaklanabileceği ileri sürülüyor. Hava kirliliği, obezite, stres, Batı tarzı hayat, sezaryen doğum, çocukluk çağı enfeksiyonları ve aşıları, sık antibiyotik kullanımı, aşırı temizlik, alerjenlere ve sigara dumanına daha fazla maruz kalma bunların başlıcaları.
Yeni araştırmalar, astımdaki artışta bugüne kadar adı hiç geçmeyen bir faktörün de önemli rolünün olabileceğini göstermeye başladı. Hedef tahtasında tüm dünyada ateş düşürücü ve ağrı kesici olarak kullanılan bir ilaç olan parasetamol var.
Astım salgınının, çocuklarda ateş düşürücü olarak aspirinden parasetamola geçildiği 1980′li yıllardan itibaren hızlanması da bu iddiayı destekliyor. O zamana kadar çocukların ateşli hastalıklarında ilk tercih edilen ilaç olan aspirinin beyin ödemi ve karaciğer yağlanmasına yol açan reye sendromuna sebep olduğu gerekçesiyle 16 yaşından küçüklere verilmesi yasaklanmıştı.
Parasetamol-astım ilişkisini ortaya koyan 20 önemli araştırma var. Bunlar içinde en önemlisi kısa adı ISAAC olan ve dünyanın 73 ülkesinden 6-7 yaşlarındaki 205 binden fazla çocuğa ait bilgilerin değerlendirildiği araştırma. Bu çalışma, 1 yaşından önce parasetamol alan çocuklarda sonraki yaşlarda astım, saman nezlesi ve egzama gibi alerjik hastalık riskinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Araştırmada, parasetamol kullanımı arttıkça astım ağırlığının da artıyor olması dikkat çekiyor.
Gene ISAAC kapsamında 50 ülkeden 13-14 yaşlarındaki 320 binden fazla çocuk üzerinde yapılan çalışmada da önceki senelerde ayda en az bir defa parasetamol alan çocuklarda astım riskinin, hiç almayanlara göre 2,5 misli fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştı.
Boston Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada da astımlı çocukların bir grubuna ateşleri çıktığında parasetamol, bir grubuna ise ibuprofen verildi ve neticede parasetamol kullanan çocuklarda astım ataklarının iki misli fazla görüldüğü ortaya çıktı.
Bunların yanında, gebelikleri sırasında parasetamol kullanan annelerin çocuklarında astım riskinin yüksek olduğunu gösteren araştırmalar da var.
Parasetamol-astım ilişkisi kesin olarak kanıtlanmadı
Elimizdeki bilgilerle parasetamolun astıma sebep olduğunu iddia etmek doğru değil. Astımın ve alerjik hastalıkların ortaya çıkmasında genetik faktörler yanında pek çok çevresel faktörün de önemli rolleri olduğu unutulmamalı.
Parasetamol-astım ilişkisinde aşağıdaki faktörler de mutlaka hesaba katılmalıdır:
1– Solunum yollarının virüs enfeksiyonlarının tedavisinde en çok kullanılan ilaç parasetamoldur. Özellikle de alt solunum yolları enfeksiyonları astım için risk faktörü olarak kabul edilir. Buna göre, bu çocuklar sık parasetamol kullandıkları için değil, bu virüs enfeksiyonları yüzünden astıma yakalanıyor olabilirler.
2– Astımı olan veya astıma yatkın olan çocuklarda virüslerin yol açtığı solunum yolları enfeksiyonlarının daha sık görülmesi ve daha uzun süreli belirtilere yol açması da daha fazla parasetamol kullanılmasının sebebi olabilir.
3– Küçük çocuklarda reye sendromu ve alerji endişesinden dolayı aspirin yerine parasetamolun tercih ediliyor olması bu sonucun ortaya çıkmasında rol oynuyor olabilir.
4– Parasetamol-astım ilişkisini ortaya koyan araştırmaların tümü de ankete dayalı çalışmalardır. Bu tür araştırmaların sonuçlarına güvenerek sebep-sonuç ilişkisi çıkarmak doğru değildir.
Parasetamol astım riskini nasıl artırabilir?
Teorik olarak parasetamolun astım riskini artırması mümkündür.
Parasetamol, akciğerlerde ‘glutatyon’ adı verilen bir enzimin azalmasına yol açarak oksidatif hasarı ve böylece de hava yollarında enflamasyon ve daralmayı artırabilir. Glutatyon azalmasının alerjik hastalıkların oluşumunda çok önemli rolleri olan T-2 hücrelerinin sayısını artırması da etkili olabilir.
Hemen ilaca sarılmayın
Parasetamolun astım riskini artırdığı görüşüne katılmıyorum. Bunun ispatlanması için sebep-sonuç ilişkisini ortaya koyan geniş kapsamlı çalışmaların yapılması lâzım.
Küçük çocuklarda ateş düşürücü olarak parasetamol kullanımından vazgeçilmesi doğru değil ama çocuklara en ufak ateş yükselmesi durumunda hemen ilaç verilmesinin de yanlış olduğunun bilinmesi gerekir. Üç aydan büyük çocukların ateş yükselmelerinde telaşa kapılmamalı ve hemen ateş düşürücü ve antibiyotiklere sarılmamalıdır; çünkü bunların çoğu tedavi edilmediği halde kendiliğinden geçen virüs enfeksiyonlarıdır. Ateş yükselmesi, vücudun virüsleri öldürmek için aldığı bir savunma tedbiridir ve ateşin yüksekliği hastalığın ağırlığını göstermez. Çocukluk çağı aşıları yapıldıktan sonra parasetamol verilmesi de antikor yapımını azalttığından aşıdan sonra parasetamol vermekten kaçınılmalıdır.
Ateşi yükselen çocuğun genel durumunda bir bozukluk yoksa, yemesi içmesi normalse, bir köşeye kıvrılıp yatmıyorsa ateş için ilaç verilmemelidir. Ateş 39 derecenin üzerindeyse oda sıcaklığının 21 derece ve havasının nemli (yüzde 45) olması, çocuğa bol sıvı verilmesi, kol ve bacaklarına ıslak havlular konması, ılık bir duş aldırılması yeterli olur.
Hamile anneler de özellikle de gebeliklerinin ilk üç ayında her türlü ilaçtan uzak durmalıdır.