Sevgili okurlarım, değerli gençlerimiz, Her 10 Kasım’da olduğu gibi, bu 10 Kasım’da da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ebediyete intikalinin 85.yılıdır. Bizlerin yaşı ne olursa olsun, üzerinde yaşadığımız vatan toprağımız O’nun gayret ve çabası sonunda düşman işgalinden kurtarılmıştır. Bu nedenle sizlerle 85 yıl öncesine giderek, o günlerde neler yaşandığına dair, tarihe yolculuk yapalım diye bu yazımı kaleme almış bulundum.
Sevgili okurlarım, bilmeniz gerekir ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca ulusumuzun bağımsızlık savaşını veren değil, kurmuş olduğu cumhuriyetin kurumlarıyla birlikte, çağdaş medeniyetin içinde yar almasının gayretini göstermiştir. O bir siyasi deha ve öngörülü bir liderdi. Eğer erken aramızdan ayrılmamış olsaydı, belki bu gün dünyanın parmakla gösterilen bir ülkesi olurduk. Birinci dünya savaşı öncesinde, Osmanlı Devletinin yanlış politikaları yüzünden, devletin nizamı bozulmuş ve eski gücünü yitirmişti. Balkan savaşı sonrasında topraklarımızın çok büyük bir kısmını kayıp etmiş olduk. Balkan Savaşının galibi olan Ruslara, savaş tazminatı olarak Kars, Ardahan, Artvin ve Batum illeri verildi. Durum bu vaziyette iken, Osmanlı Devleti birinci dünya savaşına, Alman ’ya Devletinin yanında savaşa girilmiş oldu. Birinci Dünya Savaşının kayıp edilmesiyle birlikte, Osmanlı Devleti paramparça edildi. Üç kıtada var olan toprakların gitmesinin ardından, Anadolu işgaliyle tarihten silinme noktasına gelindi.
Sevgili okurlarım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 da Samsun’a varmasıyla, bağımsızlık savaşımız başlamış sayılır. Çünkü bağımsızlık savaşımızın ilk kıvılcım ateşi Amasya tamimiyle yakılmış oldu. Bu yayınlamış olduğu tamimden sonra, ilk önce Erzurum’da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’le bir araya gelerek, 23 Temmuz ve 27 Ağustos 1919 da Erzurum’da kongresini yaptı. Bu kongreye gelen delegelerle vatanın tehlikede olduğunu ve kurtarılması gerektiği kararını almış bulundu. Sonrasında Sivas’a hareket ederek, 4-11 Eylül 1919 da Sivas Kongresini yapmış bulundu. Bu kongrede de, Erzurum Kongresinde almış olduğu kararlarla, Sivas’ta Kongresinde alınan kararı hayata geçirmeğe karar verildi. Ne manda, ne himaye kabul edilmedi. Verilen bu karar üzerine, işgal edilen şehir ve bölgelerde yaşayan ve eli silah tutan vatandaşları, silahlı direnişe geçirmek üzere örgütlenmesini sağladı. Daha sonra, Ankara’ya gelerek 23 Nisan 1920 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kararıyla, hem meclisin başkanı, hem de ordularımızın Baş Komutanı Unvanıyla yetkilendirildi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu yetkileriyle, dağıtılan ve silahları ellerinden alınan ordumuzu yeniden düzenli ordu haline getirerek, işgal küvetlerine karşı çeşitli cephelerde savaşarak bağımsızlığımızı kazandırmış oldu. Misak-i Milli sınırları içinde,
29 Ekim 1923’de, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulduğunu bütün dünyaya duyurmuş oldu. Birçok alanda, bir dizi köklü Devrimler yaptı. Cumhuriyeti sağlam temellere oturtturmak maksadıyla, gece gündüz durmadan çalıştı. Ne yazık ki her ölümlü gibi, O’da 10 Kasım 1938 de, saat 09.05 ‘e aramızdan ayrıldı.
Sevgili okurlarım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü her 10 Kasımda anmakta yetmiyor. Kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletini koruyup kollamak görevimiz ve vazifemizdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti vatandaşlarının yaşları ne olursa olsun, genç beyinlere emanet etmiştir. Bu nedenle, topyekûn cumhuriyete sahip çıkmak zorundayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, her daim ve her zaman minnet ve şükranla anıyor, O’ unla birlikte aziz vatanımızın kurtuluşunu sağlayan silah arkadaşlarına ve bütün kahramanlarımıza, gazi ve şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, şükranlarımı sunuyorum.
Mürsel ADIGÜZEL
Halk Şairi ve Yazar