ve atanamayan “öğrenilmiş çaresizlik” içindeki öğretmenlerimiz!
Eli öpülesi seçkin insanlar… Ne “kutsi” bir meslektir ki, hepimizin ilk “O” olmak istememize rağmen artık çok azımızın seçtiği bir meslektir Öğretmenlik!
Okumak ve yazmak, öğrenmek ve öğretmek insana mahsus bir ayrıcalıktır. Bu nimet Allah’ın insana verdiği karşılıksız bir ihsan ve ikramdır. Her insana da nasip olmaz.
Her 24 Kasım’da “öğretmenlik ne kutsal meslek” diyerek sadece bir gün için sarılınan bir cansimidi vazifesi görüyor.
Buna rağmen sevgili öğretmenlerimiz bir gün için söylenen bu sözlerin doğruluğuna inanmak istiyor ve vicdanlarının sesini dinleyerek derslerine giriyorlar.
Gel gör ki “kutsallığında” herkesin hemfikir olduğu öğretmenlik bugün en çok “ajitasyona maruz kalan” meslek haline dönüştü!
Hemen hemen her gün, ya gazetelerin bir köşesinde, ya haber bültenlerinde ya da internet medyasında mutlaka “atama bekleyen öğretmenler” haberiyle karşılaşıyoruz.
En son;
Ataması yapılamayan teknik ders öğretmenleri, Ankara Kızılay'da üzerinde ‘Ünvansız gitti rahmetli' yazan tabutlu eylem yaptı.
Haberin detayları medyada bolca bulmak mümkün.
Ülkemizde bakanlık verilerine göre 274 bin 543 ataması yapılmayan öğretmen olduğu, aslında bu rakam gerçekte daha da yüksek olduğu söyleniyor. Birkaç sene sonra yarım milyonu bulacağı da…
Çünkü, her sene onbinlerce yeni mezun bu sayıya katılıyor.
Atanamayan Öğretmenlerimiz sürekli hareketli, hararetli, beklenti halindeler:
Eylemler… açıklamalar… protestolar… çekilen filmler…
Öğretmenlik mesleğine yakıştıramadığımız ama hakta verdiğimiz ironik bir davranış tarzı…
Evet,
Bukadar yüksek çığlığa sessiz kalmak mümkün mü?
Tabiki yetkili makamlar bir şeyler yapmaya çalışıyor her ne kadar geç kalınmış da olsa…
Fakültelere sınırlama getirilerek,
ara ara 30-40 bin atamalar yaparak
tedbirler alınmaya çalışılıyor,
da,
çığ gibi büyüyen rakamları eritmek ne mümkün!
Peki köklü çözüm nedir?
Her zaman söylediğimizi bir kez daha tekrarlayalım, sadece 2 şeyi yapmak yeterlidir:
1-Uzun vadeli öğretmen ihtiyacının belirlenerek, arz-talep planlaması doğrultusunda öğrenci alıp mezun edilmesinin gerekliliği,
2- Emeklilik maaşlarının makul seviyeye çekerek, emekliliği gelip geçen öğretmenlerimizi emekliliğe sevk ederek, yerlerine atama bekleyen tüm öğretmenlerimizin atamasını yapmak…
Uzun vadeli bir öğretmen yetiştirme ve atama yol haritamız olmazsa olmazımızdır…
Hiçbir öğretmenimiz KPSS kapılarında, “öğrenilmiş çaresizlik” yaşıyor olmayı hak etmiyor…
Değerli dostum, GÜZEL İNSAN, değerlendirlemelirinize katılıyorum. Hassasiyetinizi önemsiyorum. Benim anlamadığım, o kadar çok öğretmene ve eğitimciye ihtiyaç varken, atama bekleyen öğretmenler sözünü duyduğumda onyıllarcdır dumur olmuşumdur.
Ömer Dinçer gibi birisi bu konuda mutlaka birşey yapar diye düşünüyordum. Ancak kendisine bir yılı geçmeyecek kadar bir kredim anca var. Başka kalmadı.
Takipteyiz.
Bugün Ömer Dinçer bir açıklama daha yaptı. Devlet okuttuğunu hep atayacak diye beklenti anlamsız. Bu değişmeli dedi. Destekliyorum. Her üniversiteli atanmaz. Ama sayın bakanım 120 bin öğretmene ihtiyacınız var. Bunu siz açıklıyorsunuz. Bu kadroları neden boş bırakıyorsunuz. Sürekli kaliteden dem vuruyorsunuz ama hala sistemde formasyonsuz ücretli öğretmen istihdam ediyorsunuz. Son umudum Sultanahmet'te duaya çıkmak. Kaç kişi amin der bilmem.