Toplum nereye gidiyor? Kimin suçu? Zamanın mı, zamanın içinde yaşayanların mı?
Herkes toplumdan ve zamandan dert yanıyor…
Bu ASRI nasıl okumak gerek?
Babasının veya dedesinin adı olmasa toplumun dönüp bakmayacağı tipler türedi de, küçüğün büyüğe saygısı kalmadı da ondan diyenleri duyar gibiyim. Peki, sadece bu mu?
Kimse de kalkıp kendini gözden geçirmiyor.
Saygın olmak bedava mı ki?
Topluma değer katanın toplumda değeri elbette olur. Yoksa babadan veya dededen kalan değer eninde sonunda biter. Hazıra dağ dayanmaz demiş atalarımız…
Kendilerini kandırmak veya avutmak-teselli etmek adına; yaşadığı zamanı ayıplayarak, hep eskiler kadir kıymet biliyordu şimdikiler öyle değil diyorlar ama o kadir kıymeti bilinenlerin ve toplumda saygın olanların meziyetlerini, vefakârlığını ve ödedikleri bedelleri ve kendilerini kıyaslamıyorlar ne hikmetse. Zira kıyasladıklarında cin şişeden çıkacak ve tabiri caiz ise sihir bozulacak ve gerçek olan her şey apaçık ortaya çıkacak.
Toplumda değer görüyorsa biri mutlaka bir bedel ödemiştir.
Bedel ödemeyi göze alamıyorsanız bari bu bedeli ödeyene saygı gösterin. Zira bedel ödemeyen değer alamaz.
Maddeleşen niyetler kalpleri maneviyattan uzaklaştırır ve çıkar kapısına vardırır. Maneviyattan uzaklaşan kalp bedel ödemeyi göze alamaz ve her şeyi para-madde olarak değerlendirmeye başlar. Ve tabii ki her şey paradır diyenin de her şeyi para olmuş demektir.
Ölecek olanlar ölenler için ağlıyor. Enteresan değil mi?
Bilir misiniz bazı insanlar neden hep ölüleri över?
Zira onlara itiraz edemeyecekleri gibi artık onlar için rakip de değillerdir.
Kimin oğlu, hangi aşiretten olmanız fark etmez insanlık için üretime ve ilerlemeye katkınız olduktan sonra değerlisiniz toplum nezdinde yoksa Peygamberimizin (s.a.s) dediği gibi kimden olduğunuzun bir önemi yoktur.
Öyle ahım şahım şeylere de gerek yok “eziyet veren bir şeyi yoldan atmanız da” yeterli. Zira bu başlangıç olacaktır ve denildiği gibi “başlamak bitirmenin yarısıdır.
Kendini hep babası veya dedesiyle övenler, peygamberimizin bunu yasakladığını bilsinler. Ayrıca bu, haberleri olmadan kendilerinin de bilinçaltlarında kendilerinin bir işe yaramadığını kabul ettiğinin itirafı sayılır.
Mesele su taşıyan taraftan olmaktır. Ateşin sönüp sönmemesi Allah’ın işi.
Peki, çöpünü sağa-sola atan, kendi yatağını dahi düzeltmeyen toplumdan ne beklenebilir ki?
Kabristana ibret gözüyle baktınız mı hiç?
Kabristana girdiniz mi, ibret ile bir bakın: düşman bile olsalar birbirini rahatsız etmeden yan yana yatmış insanlar görürsünüz.
İş işten geçmeden Üretin!
İlim, ahlak ve katma değer adına ne varsa. Allah aşkına üretin. Bu tüketici ve mirasyedi olan şımarık toplumda üreten olun. Zira eskiden insanlar göç ediyordu, şimdi insanlık göç ediyor.
M. Burhan Hedbi