Aşkı tarif edelim kendimizce. Aşk nedir ne değildir ile başlayalım. Aşk, sevgi, arzu birbirine çok karıştırılıyor bence. Arzulamak yani şehvetle istemek aslında ne sevgidir ne de aşk. Sevgide de bir alışkanlık, bir güven, bir kıskançlık, bir sahiplenme vardır. Aşk çok farklı bir şeydir. Aşkta ulviyet vardır, Arzulamakta ise süfliye. Sevgide her ikisinden bir karışım vardır.
Aşkta erkek-dişi ikilemi kalkmıştır. İnsan da birleşilmiştir. Bedensel dürtüler aşka sed çekemez. Hormonlar kurumuş gibidir aşkta. Sahiplenme olmadığı için kaybetme korkusu da yoktur aşkta. Beklentileri olmadığı için hırsta yoktur aşkta beklentiler olmayınca küsmek darılmakta yoktur. Hele iyi gün dostluğu hiç yoktur aşkta. Aşk güneşi kalbe sığdırabilmektir ve yanmamaktır. Aşkta korkular, arzular, hırslar, kuruntular, tamahkarlıklar, hevesler yanar, külleri savrulur dört bir yana. Aşk süt gibidir hem susuzluğu giderir hem de besler. Su yazın aranırda kışın istenmez. Ateş de kışın aranır da yazın kaçılır. Süt yaz kış içilir. Aşkta güneş hiç batmaz karanlık hiç çökmez. Kalb gözü öyle bir uyanmıştır ki bırakın uykuyu esneme bile olmaz.
Sevgide aşkın ulviyetinden izler vardır. İnsan da buluşulmuş birleşilmiştir dedik. İnsan sevgisi kalbinde mutlaka vardır ve o sevgi bir çiçek gibidir. Emek ister güneş ister sevgi. Yardım ederken kadına veya erkeğe değil insana yardım eder aşk ehli. Aslında onun önemsediği halka hizmet Hakka hizmet anlayışıdır. Anası, atası, çocukları, karısı-kocası kudsaldır gönlünde. Onlar için ölümü göze alır.
Çanakkale de mermilere kelebekler gibi uçan toprağa düşenler, mürşidine ömrünü hibe edenler, Veysel Karani misali anasını başına taç yapanlar, bir Ebu Bekir düşünün ki, mağarada yılan yuvalarını ayağıyla kapayan, Rasulallah aşkına nice işkenceye zulme katlananlar. Ve zulmün ateşinin gül bahçesine döndüğü bir Hz İbrahim.
Evet bana aşk nedir diye sorarsanız, ateşi suya çevirebilmek, zulmü sefaya döndürebilmektir aşk. Her derde sıkıntıya çileye EYVALLAH diyebilmektir. Enişi yokuşu düzlemek, sıcağı souğu nötrlemek, acıyı tatlıyı bir yapabilmektir aşk. Ne kadınlar var 10 yıl 20 yıl çeşitli sebeplerden ayrı düştüğü kocasına ilk günlerinde verdiği sözü sadakatle tutan çocuklarını büyüten. Ne eşler var eşleri sağlıktan düşünce veya sakat kalınca dahi sadakatte ilk günkü gibi sözünde duran. Ne kadınlar var iffetsizliğe düşmektense ölmeyi tercih eden. Aşk kolay iş değil yani. Yaptığı işe aşkını katan ustalar da bu yolda nasipliler arasında bence. Aşkı nerede arayalım diye soracak olusanız aşk bir hazinedir ve hazineleri viranelerde aramak akıllılıktır diyorum. Viraneler nerede derseniz onu bende arıyorum.Ağlayan gönlümle bir gün bir viraneye kavuşacağımı umuyorum.
Mevlana’yı andığımız bu haftanın anlamına uygun ve de harika bir yazı. Yüreğine sağlık Uğur Bey.
Çok teşekkür ederim Ahmet bey