TENDEN ÖTE ÖLÜMDEN BERİ
İnsanlar nihayet demiri buldu. Sonra demirlerden silahlar yaptı. Daha sonra demiri demirin üzerinde yürüttü. Daha sonra da demirden hangar büyüklüğünde evler yapıp, kuşlardan daha hızlı bulutlar üstünde dünyanın bir ucundan öte ucuna uçurdu..
Ve derken apartman büyüklüğünde demirden gemiler yapıp ummanlar altından yürüttü. Ve bir gün acılar içinde yaraları zonklayıp kıvrım kıvrım kıvranan insanlık mikrobu fark etti.. Ve mikrobu mikropla öldürdü.
Derken, çok yakın bir zamanda bilgisayarı buldu. Bir koca şehrre sığmayan kütüphaneleri getirip , internet denen bir devasa buluşla parmaklarımızın ucuna koydu. Velhasıl, velkelam insan, sanatın yedi harikasını keşfederek bilimsel çığlıklar attı.
Ama bir türlü “barış”, “sevgi” ve “huzur” içinde, “kardeşce” yaşamayı beceremedi.
İşte biz bu gök kubbe altında, mavi bir boncuk gibi raks edip dönen bu güzel dünyada, insan soyunun savaşmadan, onun bunun el emeklerini, akıl emeklerini talan etmeden birbirlerinin canlarına kıymadan, kendilerini ve de başkalarını aşağılamadan fitne ve fesadın odakları olmadan, nasıl daha anlamlı, daha güzel yaşanılırın gizini “Ekmel Ali OKUR”la arayıp konuştuk!
Bütün kitap boyunca hemen hep bir şeyi vurgulamaya çalıştık.
SEVGİ!
Evet, bizde hemen her bilge gibi, her büyük ozan gibi, bu dünyayı sevgi kurtaracak! dedik.
Aslında her Hak elçisi, her bilge, insanları salt bir şeye çağırmıştır: “SEVGİYE”!!Öyleyse bütün bir insanlığın biricik "dini": SEVGİDİR!
PEKALA.. Sevgi nedir?
Sevgi, her insanın bu alemde biricikliğinin farkında olmasıdır. Bu “imandır”. Farkı fark etmektir. Yani “Furkandır”. Evet bu böyledir. Her insan, tepeden-tırnağa, saçının telinden- gözbebeklerine kadar biriciktir.
Yerde gökte hiç bir şey, bir diğerinin aynısı değildir.
Aynileşmek yok olmaktır.
Kendi kendinin kıymaktır.
Hainliktir!
Evet, her insan biriciktir.
Bilmenin, bilgeliğin biricik amacı: bu yakıcı gerçeği bilmektir.
Kelimenin tam anlamıyla bilmektir.
Öyleyse hiç kimse bir diğer insana benzemeye çalışmamalı. “Benzemek, yani öykünmek, zerre zerre, damla damla ölmektir.” Öykünmek, kendi olmaktan vazgeçmektir.Yapaylaşmaktır.. yavşaklaşmaktır. “Adam olmamaya hüküm giymektir.” Kendi adamlığından kendi eliyle intihar etmektir.
Öyleyse..Her birey kendini keşfedip kendini geliştirmek zorundadır.
Yoksa kendi kendinin zorbası, zontası olup çıkar. İşte sırf da bu yüzden, Sırf da bu yüzden hiç kimse, hiç kimseyi kendine bağımlı kılmaya tenezzül etmemeli. Kılanda, kılınanda zaman içinde özünden olup zavallılaşır. Çünki bağımlılık, özgürlüğü örseler, sınırlar, sanrılar ve ölmeden önce öldürür.
Bir insan bir diğer insanı şu ya da bu şekilde kendine raptı-zapt ediyorsa, “O insan sadisttir.” Bir insan da bir diğer insana gönüllü baş eğiyorsa, O da, “mazoisttir.” Sadist ve mazoist.. Her ikisi de hastadır. Hastalıktır.
Biri başkasını ezmekten, öteki de ezilmekten keyif alan, “Amansız hasta tiplerdir. İşte böyle bir insan topluluklarından, hiç bir umur umulmaz. Bunlar huzur limanlarına demir atamayan nevri dönmüş, yol bulamayan kaptanlardır.” Onun için özgür olunmalı. Kelimenin tam anlamıyla özgür olunmalı ki, özlerimiz gürleşsin. “Gürül gürül, çağıl çağıl çağıldayıp çoğalıp birbirine ayna olunsun. Birbirine cennet olunsun.” Yanyana, omuz omuza, ayna olup cennet olup eşitler, dostlar, sevgidaşlar olunsun.
Özetin özeti: “Hiç kimse hiç kimsenin izinde izdeşi olmamalı.” Bir insan bir diğer insanın izinde izdeş olursa, Onun izinde yok olur. “Ben olmalı”.”Sen olmalı”. “O olmalı”.Ve ben, sen, o, biz olmalı.
Tıpkı bağlamanın telleri gibi.Yanyana ama tezen tellere vurulduğunda aynı ezgiler titreşmeli.
Unutulmasın ki: “Hiç kimse hiç kimsenin gölgesinde gelişip boy veremez. Aşılmaz insan yoktur. Her insan sadece kendi kendini aşmak için var olmalı. Bütün bir yolculuklar sadece kendini bulmak, kendini keşfetmek için olmalıdır.”
Evet, barışa, kardeşliğe, huzura giden yol, sevgiden geçer. “ Sevgi denen kavramı bilmeyenler özgür vakitleri kuşanıp erinçler içinde soluyamazlar.” Önce sevgi.. İlle de sevgi. “Aşk sevginin çocuğudur.” Bu güzeller güzeli çocuğu, yüreğinde beleyip büyütemeyenler de, Sevişmenin doruklarında duyulacakları duyup gönenemezler.
Evet, gün görüp gönenemezler. Anafikir: “Özgür yani işlevsel akıl olmadan, bu görklü dünyada, bunalımlar, bungunluklar ve iç bulantıları hep böyle sürer gider.”
Bu kitap, bilimselliğin, bilgeliğin ve edebiyatın sevgiyle karılıp,her türlü kalıplanmalara hiç ama hiç aldırmadan, bir yaz günü ikindi sonrası yeşilin gölgeleri yerlere düştüğünde sık ağaçlı bir ormanın, düz patika yollarında "lay lay la…" diye seke seke şarkılar söyleyerek giden, üç-dört yaşlarındaki dalgın, kendi renkli, varsıl dünyasında giden bir kız çocuğunun içtenliğiyle, söyleşip kotarılmış bir yaz günü fikir sofrasıdır…
Not: Adanalı Ünlü Romancı Ekmel Ali OKUR’la yaptığım AŞK, SEVGİ ve SEVİŞMEK konulu Nehir Söyleşi’ kitabımın ÖNSÖZ’üdür!..
www.dunyayamesaj.com