Kültür mirasımızın en önemli ismi Aşık Veysel, yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşadı. “Benim sadık yarim kara topraktır.” demiş. Hepimizi anlatmış… Saygı duyulası alim. Şiirlerinde aşk, toprak, doğa sevgisini işlemiş. 21 Mart 1973 tarihinde kış mevsiminin sonu, bahar mevsiminin başlangıcında ayrıldı bu dünyadan. Çocukluğumdan beri şiirlerini, türkülerini dinlediğim insan. Yirmi beş yaşında evlenmiş, evlendikten bir süre sonra da annesi ve babasını kaybetmiştir. İlk eşinden olan iki çocuğunu da küçük yaşta kaybetmiştir.
Veysel’in ikinci eşinden ise altı çocuğu olmuştur. Uzun bir süre boyunca kendi deyişlerini utandığından söyleyememiştir. Veysel’in yaşadığı bölgede hiç meyve ağacı bulunmamasına rağmen o uğraşmış, çabalamış köyünün etrafına her türlü meyve ağacını ekmiş ve büyütmüştür. Veysel, bu ağaçları o insanlara bırakmıştır Aşık Veysel’in bir başka özelliği daha vardı; köyünde ve çevresinde ondan önce bir tek meyve ağacı olmadığı halde, Sivrialan’da ilk meyve bahçesini o yetiştirmişti. Hem öyle bir bahçe ki, içinde elmadan kayısıya, kirazdan cevize kadar türlü türlü meyve ve çiçek vardı.
Veysel, kardeşlerinin yardımıyla bu bahçeyi yapmaya başladığı zaman köylüleri “Atalarımız bunca yıl böyle bir iş yapmamışlar, şu kör adam onlardan iyi mı bilecek ki böyle ise kalkıştı?” demişler. Birkaç yıl sonra ağaçlar yetişmiş, meyve vermiş. Köylüler önceki dediklerini hatırlayıp utanmışlar ve bu defa “O kör değilmiş, meğer kör olan bizmişiz diyerek Aşık Veysel’i kutlamışlar. İste böylesine uzağa gören bir insandı o…
Kısa ama öz anlatmışsınız.
“O kör değilmiş, meğer kör olan bizmişiz.” diyerek Aşık Veysel’i kutlamışlar. İste böylesine uzağa gören bir insandı o…
Yeri nurlu, tini mutludur inşallah.
Allah kitap hakķı için çok güzel olmuş ellerinize sağlık