2011 Ocak… Bir zamanlar sevgilim olup, 3 yıl ayrı kaldığım eşimle, 3 yıl sonra tekrar bir araya gelmeden 1 hafta evvel karaladığım bir yazımı sizlerle paylaşmak istedim. Umut, bekleyiş, özleyiş ve biraz sabır… Beklenen aşk uzaktan gelebileceği gibi bir bakmışsınız arkanızda, bir bakmışsınız yanınızda… Umutlar hiç tükenmesin yeter!
Yazdıklarım yazdıklarım gibi olmayabilirler. Aldırmayın. Son doğan ve bundan sonra her doğacak olan bebek son nefesini verene kadar okutacağım kendimi. Dünyanın öbür ucuna da gitsem yazacağım. Manalı ya da manasız! Ne fark eder. Bir adım kalacak gerimde bir de yazdıklarım. Tipik hayaller kuranlardan farklı bir tipim ben. Tipsizim ve dipsizim. Keşkelerime bağdaş kurduğum yerden kalkıp, bütün çocuk ruhumla affediyorum beni üzenleri teker teker tam da şuanda… Yeni bir yüze, yeni bir sese, bir sürprizle çarpışma ihtimalimi düşlüyorum, sonra düşünüyorum ve bayağı heyecanlanıyorum. Ortada olmayan birinin, nerede yaşadığını, nereden geleceğini bilmediğim bir yüzün yüzüme değeceğinin ve aklımı başından alacağının sevincindeyim. Hoşgeldin demenin telaşı var dilimde. Hoşçakal son sözüm olmayacaksa, ömrüm boyu kekelemeye razı olabilirim aslında.
Elden düşmüşlüğünün ardından merkeze 0, aile için yaşamaya müsait, deniz manzaralı, sıfır bir kalp var şimdi. Ne satılık ne de kiralık. Gönüllü ve ömürlük. Tek yaşamalık… Ben bana yetişmiş olmanın huzurundayım bugünlerde. Olduğum yer olmam gereken yer olacak artık. Sevdiklerim ve mecburiyetlerim diye ayırmayacağım hayatımı. Mecburiyetim ‘ben’ olacak sadece kapımın eşiğinde. Ve gelecek olan şimdilerde bilinmez olan ‘sen’…
Şimdi sen bulutların sakladığı aynı gökyüzünün insanısın benimle… Bırak çarpışsınlar, nasılsa güneş artistlik hareketler yapmaya başladığı anda, kaybolmaya yüz tutmuş bulutların arasından göreceğiz birbirimizi. Belki de daha önce görmediğimiz ya da gördüğümüz yüzümüz, Göreceğimiz son yüz olacak gökyüzümüzde.
Geliyorum derken gidenlerden değilim. Ya gelirim ya gelmem. Ya giderim ya gitmem. Gelene git derim istemiyorsam, gidene de kal diyebilirim. Eğer istersem! İstemek işte asıl mesele bu insan hayatında. Ne istediğini bilmek.
Emekleyerek geçtiğim her aşkta, yarınları düşleyerek yürümeyi öğrendim ben te(r)k başıma… Kopan onca sayfalarımdan sonra, şimdilerde her gün bir yenisini ekliyorum yarınlarıma. Eskidiğin yerde ihanet kaçınılmazdır.
Eskimemek için sevmek gerek. Başkasının eskisi olacağı kaçınılmaz fakat bende ömrümün sonuna kadar yeni kalacak. Mavinin her tonu olan aşk denizimde ayağı yere değmediği yerlerde yüzebilecek, yüzünü henüz seçemediğim bir yüz var şuan göz kapaklarımın altında, Kirpiklerimin henüz tanışmadığı.
Umudu ASLA yasaklamamalı, umudu yok eden geçmiş. Omzunla demlememeli kimse gözyaşlarını. Geçtiğim her yürekte bir şiirimi bıraktım ben. Bitmeyen şiirler yazmak üzere bekliyorum, şiir kaldırma kuvvetimi yüklenecek o sırtı… Şimdi koyacağım noktamın ertesinde büyük bir harf gelecek.
Bu cümleyi unutalım!
Ardından gelecek cümlede hiç dokunmadığımız yüzümüzde tek yüz olarak buluşalım.