Bir taraftan terk edilmişlik duygusuyla boğuşurken, diğer taraftan çektiği açlık içini yakıyordu. Bir lokma yiyecek için, sokaklarda ayak basmadığı yer kalmamıştı.
Yabani bir yaşantının etkisinden kurtulamamıştı. Akşam olmak üzereydi. Aş evine gitti ve yemeğini yedi. Kalktı ve şöyle bir gezindikten sonra, ormanlık alanda geceyi geçirmek üzere alana yöneldi.
Yemekte yardım eden beyefendiyi gördü. Ormana yönelecekken, beyefendiye baktı. Sıkıldı, kekeledi ve yanlış anlamayın dedi. “Çalışıp karın doyuracağım bir iş yeri arıyorum.” Dedi.
Beyefendi, adım Turan, yarın sabah aş evinin önünde buluşalım. Önce bir çay içelim, dedi. Çay içerken, kalacağı yeri sordu. Çocuk “Kalacak yerim yok” dedi. Çocuk uzun boylu, sarışın, zayıf ve beyaz deriliydi. Arkadaşları beklememiş ve gemiye kaçak binip gitmişler. Nereye gittiklerini bilmiyordu.
Başka bir vilayette boğazımı baktım. Onlara uymadım. Sigara dahi içmedim. Akşam eve, evden işe gittim. Buraya bir hafta oldu geleli, çalışmaya bir yer bulmalıyım. Çayı içtikten sonra, Turan Bey, hayat hikâyeni üzülmezsen biraz olsun anlatır mısın? Dedi.
Çocuk, gündelik iş için pamuk toplamaya giderken, traktör devriliyor ve ailem vefat ediyor. Bir yaşındaymışım. Beni kuruma veriyorlar ve oradan bir aile alıyor. Ailenin yanında her günüm işkenceyle geçti. Küçük yaşlarda dilendirdiler. Ayrıca çalmak için eğittiler. Çalmaya gittik, onları ihbar ettim. Her anormalliği gerekli yerlere bildirdim. Fakat değnekler kafamda kırıldı. Elime poşeti verip şu adrese bırak dediler. Poşetin içindekileri çöpe attım. İçine toprak doldurdum ve adrese bıraktım. Bu durumda işkencenin dozu daha da artıyordu.
Günlerce damda hapis tuttular. Bir gün damın kapısını aceleden kilitlemeden gittiler ve fırsat bilip kaçtım. Altı yıldır çaycılık, otellerde çalıştım ve bulurlar diye buraya geldim. Turan bey, yarın burada buluşalım ve gel seni şu arkadaki otele yerleştireyim.
Sabah buluştuklarında, çocuk dinlenmiş, rahat uyumuş ve temizlenmişti. Pastaneye geldiğinde Turan Bey onu bekliyordu. Çok teşekkür etti. Rahat ettiğini söyledi. Kahvaltı yaptılar ve iş yerine yürüdüler. Kuru temizlemede çalışacaktı.
Çocuk, Turan Beye iş yerine ismimi doğru vermeyeyim. Dışarı da çıkmayayım, yoksa beni bulurlar dedi. Saçlarını da iyice kısalttılar. Turan Bey memleketten akrabam diye tanıttı. İbrahim bu davranışa çok sevindi, biraz daha gizli kalmış oldu.
Günler sıkıcı geçse de yakalanma korkusu, ağır basıyordu. Bu kaçtığı üçüncü vilayetti. Çalıştığı yerden dışarı çıkmıyor ve gece de orada kalıyordu. Bu durumda “Bulamayacaklar” Diyordu. Yalnız Turan ağabeyi ile görüşüyordu. Turan ağabeyine karşı saygıda kusur etmiyordu.
Aradan üç ay geçmişti. Çocuk işi öğrenmişti. İş yeri sahibi de çocuğu seviyordu. Dürüst ve doğru diyordu.
O gün sabahtan gazeteci geçti ve dükkânın önüne gazeteyi bıraktı. Çocuk her zaman ki gibi temizliğini bitirdi ve ilgili eşyaları yerleştirdi. Gazeteye bir göz attı. Ara sayfada gördüklerine inanamadı. Turan ağabeyine koştu. Bir şey söyleyeceğim, dükkâna gidelim dedi. Henüz kimse gelmemişti. Gazeteyi açtı ve haberi okudu. Fotoğrafları da görülüyordu. Çocuk artık serbestim diye sevinmesine uçuyordu.
Çocuk, “Ağabeyi korkum kalmadı. İstediğim gibi gezebileceğim.” Dedi. Turan Bey gazeteyi tekrar okudu ve “Korkmada haklıymışsın” dedi. Çocuğa haberi kes ve sakla, avukata gidiyorum, dedi.
Öğleden sonra Turan Bey geldi. Çocuğu aldı ve çıktılar. Pastanede çay içip konuştular. Çocuk tedirgindi. Avukattan neler öğrenmişti. Avukat, çocuk üzerlerine kayıtlıdır. Nüfusa kayıtlı olduğun ile gideceğiz ve kaymakamlığa baş vuracağız. Orada işlerin yönüne göre hareket ederiz. Yarın hazırlan sabahtan gidiyoruz.
Çocuk hazırlanmak için, takım elbise gömlek ve ayakkabı aldı. İş sahibi de çantasını verdi ve sabah çıktılar.
Turan bey, senin dayınım, öyle diyeceğim, böyle bilsinler. Kaymakam onları nüfusa sevk etti. Veraset işlemlerini yaptılar. Sonra gerekli mal varlığını çıkarttılar. Tümünü çocuğun adına yaptırdılar. Çocuğun üzerine o kadar mal varlığı kayıt oldu ki, Turan Bey şaşırdı.
Turan Bey yapılacakları yeniden anlattı ve dönmeye karar verdiler. Birkaç gün kendilerine gelip yapılacakları konuşalım, dediler.
Kuru temizle işini öğrenmişken, teşekkür edip ayrılacaktı.