Ne zaman aralık ayı gelse bir hüzün kaplar içimi.
Aralık ayı resmi takvime göre yılın son ayıdır. Yani “ocak” ayından beri geçen ay silsilesinin son halkası.
Bir şeyden ayrılmak kolay değildir. Öyle ya yıl onunla son bulacaktır. Yani aramıza bir yıl sonra katılacaktır. Katılacaktır katılmasına da biz ne zaman “aralık” ayı gelse onun farkına bile varmayız.
Ne zaman ayın yarısı geride kalır, ülkede ve dünyada bir “Yeni yıl” teranesi başlar.
Aralık ayı takvimlerde bile yalnız olduğunu hissettirir biz. Özellikle bir sonraki yılın takvimi duvara asılır ve zamanının gelmesi beklenir. Hatta yapraksız duvar takvimlerinde eskisinin üzerine asarlar onu. Sanki bu ayın bir hükmü yokmuş gibi.
Televizyonlar yeni yıl için duyurular, programlar yapar. Ünlü kişilerde yeni yıldan beklentileri sorulur. Hepsi de aynı cevabı veriler. Hatta her seneki cevabın bir tekrarını verirler. Bütün temenniler; savaşsız, tabii afetlerin olmadığı, insanların mutlu olduğu, ülkenin sulh ve sükûn içinde olması vs… vs…
Çocukluktan beri aklıma takılırdı bu durum. Şubat ayı da senede bir geliyordu. Nisan ayından diğerine ulaşmak için bir senenin geçmesi gerekiyordu. Her senenin içinde sadece bir tane eylül ayı vardı netekim…
Çocukluk yıllarımı saymazsam yarım asır geçti ve ben hala ocak aynın bir’inin, martın üçünden, mayısın yedisinden, ekimin yirmisinden ve aralık ayının otuzundan ne farkı var. Hepsi de yılda bir defa çıkıyor karşımıza.
Bundan 15-20 sene önce bir televizyonun akşam haberleri verilirken spiker ekrandan fırlayacak gibiydi. Çünkü ocak ayının birinci günü ülkede ölümlü trafik kazası olmuş, bir yerde de silahlı saldırıya maruz kalan vatandaşımız olmuş. Spiker bu haberi verirken “Yeni yıl geldi hala kazalar devam ediyor, insanları can güvenliği yok” gibi yeni yılın ilk gününden medet umar bir eda ile haberi okudu.
Her neyse…
Aralık ayına üzüldüğüm kadar ocak ayının ikisine de üzülürüm hep. Çünkü her ocak ayının birinden sonra yeni yıl teraneleri son bulur ta ki aynı yılın aralık ayının girişine kadar.
Gün bu geçiyor.
Ne diyordu bir türküde “Geçen gün ömürdendir…”
He geçen gün ömürdendir. Her ne kadar aralık ayının 30/31 gibi günlerinde doğanları bir sonraki senenin ilk ayının ilk gününe yazdırıyorsak da ülkede en az doğulan günün ocak ayının ikisi olduğunu düşünüyorum.
Fazla söze hacet yok. Dünya bir yılı daha devirmek üzere. Ancak kaç kişi 31 Aralık günüde sağ olup da 1 Ocak gününde dünyaya veda eder bilemeyiz.
Sağlıklı ve huzurlu günlere efendim.
Zeki Ordu