İsa’dan sonra kurulmuş bir antik kentin tarihi kalıntılarına sadece 50 km uzaklıktaydım. Uzun zamandır gitmeyi düşünüyordum ama bir türlü denk gelmiyordum
Yıllardır yaşadığım kentin tarih kokan topraklarına ilk kez adım atacağım, düşüncesi bile heyecanımı katılıyordu. Akşamdan kamp çantamı ve yol hazırlıklarımı tamamlamıştım.
Ayvalık’a birkaç kez gitmiştim. Adalarını tekne turuyla uzaktan izlemiştim. Bugünse Pirgos adasındaki antik kente ayak basacağım duygusuyla bir hoş telaşlardaydım. Kısacası çok mutluydum.
Ayvalık, Balıkesir ‘e bağlı bir kıyı ilçesidir.
Edremit körfezinde yer alan bu ilçemiz, ayrıca batıda Ege Denizine, doğuda Adadolu’ya açılan müthiş güzel dantel gibi, oya gibi işli coğrafi güzellikte kıyılara sahiptir.
22 adası olan ilçenin yeryüzü dokusunda volkanik kalıntılara tanık olmaktayız.
Adım atacağımız Maden Adasında sıklıkla bu kalıntıların izlerine tesadüf edecektik.
Pirgos Adası;
Yunanca Pyrgos, Türkçe okunuşu Pirgos’un anlamı; İçinde kale, kule, hisar, kemer gibi dikili yükseltili mimarinin bulunduğu antik kasabalara verilen addır.
Bu yüzden ada üzerindeki kuleye Pordoselene Kulesi de denmektedir. Kule dört bir yandan adaya gelecek olan Klikya korsan saldırılarına karşı her yönden görülmektedir.
Ayrıca birçok kaynakta bu adada yaşayanların kurmuş olduğu kente Pordoselene denmektedir
Pirgos adası üzerinde uzun yıllar kurşun madeni çıkarılmasından dolayı Maden Adası da denilmektedir. Bu madenler; Kurşun, bakır, demir olarak antik dönemlerde de işletilmiş.
Tarihçiler, kulenin İsa’dan sonra VIII. yüzyılda tekrar inşa edildiğin, kulenin Edremit Körfezini gözetlemek için yapıldığını yazarlar.
Yapıldığı dönemde düşmanları görebilmek için yapılan bu kule Kilikya korsanları tarafından yıkılmıştır.
Kilikya, günümüzdeki Çukurova bölgesini de içine alan Antik Çağ’daki bölgenin adıdır.
balıkesir’in Ayvalık ilçesinde olduğu tahmin edilen bir “Aiol” kentidir.
Yunan tarihçi Strabon, Anadolu ile Midilli arasında yaklaşık 20 küçük ada olduğunu ve bunların hepsine “Hekatonnesos” denildiğini söyler.
Hekatos sözcüğü ile Apollon’un takma adıdır.
Çünkü Apollon zamanında Ayvalık’ın önündeki tüm adalara ‘Hekatonisa’ adı veriliyordu.
Ayrıca bu ad, adaların en büyüğü Cunda Adası yani Alibey Adası olarak “Nessos” adası, antik çağda Apollon Adaları olarak bilinir.
.
Adalar her ne kadar kurak, kıraç gibi görünse de zengin bir bitki örtüsüne sahip. Başta makilerle dikenli çalılar görünse de yabani zeytin, sakız, keçi boğan, kermez meşesi, Ahlat ağaçları dikkat çekicidir.
Adalar, sıklıkla rastladığımız, birçok derde deva olan şifa otu Karabaş, Şevketi_bostan ve diğer otsu bitkilerle muhteşem bir yeryüzü dokusuna, morfolojiye sahiptir.
Yunan tarihçi Strabon adalar hakkında başka ne demiş , haydi gelin birlikte okuyalım:
“Asya ve Midilli arasında boğazda yaklaşık yirmi küçük ada vardır. Timosthenes’e göre bunlar kırk tanedir. bunlara Hekatonnesos denir.”
“…Hekatonnessos, Apollonnesos’a karşılıktır; çünkü Hekatos Apollon’dan başkası değildir…
“…Apollon özel olarak, aşırı derecede kutsanan bir tanrıdır. Bu adaların yanında,içinde aynı isimde bir kent bulunan Pordoselene vardır. Bu kentin önünde daha büyük olan, aynı isimde fakat iskân edilmemiş ve içinde Apollon’a ait bir tapınak bulunan bir ada vardır.”
İşte biz de bu adalardan en çok bilinen Pordoselene’yi mini adalar arasını da hem denizden, hem de karadan yürüyecektik.
Apollon Adalarını 40- 50 yol arkadaşımla birlikte 7-8 km yürüyerek birkaç adayı birlikte yürüyerek keşfedecektik .
Ben de yazımın sonunda sizleri birkaç video ve fotoğraflarla gözlerinizi gezdirmeye çalışacağım.
Kim bilir, belki sizler de şehrimize gelip şu muhteşem antik doğanın havasını solursunuz.
.
Ama bir küçük uyarım olacak size.
Adalar arası yürüyüşler gerek karadan, gerekse denizden pek kolay olmuyor. Bu nedenle yanınızda 5 lt su, mümkünse yarısı buzlu olsun, şemsiye, dikenlerden korunmak için uzun tayt, yürüyüş ayakkabısı, deniz ayakkabısı,mayo ve yiyecek, atıştırmalık getirmeniz şart.
Özellikle çantanıza alacağınız ilk eşyanız,
“Deniz Ayakkabınız” olsun . Denizde yol alırken sizi iki tehlike bekliyor: Deniz kestaneleri ile yosun tutmuş kaygan taşlar…
Eğer özel aracınızla gelecekseniz küçük bir çadır da getirebilirsiniz daha muhteşem olur. Adanın ve denizin keyfini daha güzel çıkartmış olursunuz.
Çünkü Pordoselene Adasında güneş tepeden size fazlasıyla gülümseyecektir.
Adanın Ahlat (Yaban armudu) ağaçlarının dahi gölgeleri diplerine vurmuyor, inanın. Her yeri maki ve dikenlerle örtülü… Oturmanız dahi mümkün değil.
Bir tek oturacağınız yerler, kamp yapacağınız sahilleridir…
Keyifli gezmeler size…
Emine Pişiren – Edremit
Kaynak : Aylin Yaman Kocadağlı/Sosyoloji Dergisi, Ekşi sözlük, Balıkesir Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Kütüphanesi
Fotoğraf ve Videolar: Emine Pişiren Fotoğraf Arşivi




















