Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan… Kollarını aç___________________ Sevgiye başlangıcım ben…
AĞIZ, KULAK, YÜREK, İNSAN…
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde pireler kalbur saman içinde, ben anamın beşiğin tıngır mıngır sallar iken… Gökten üç elma düştü… Kimin ne muradı varsa onun başına…
Hayatımız bir masal değil mi?.. Ben anlatıyorum kim dinliyor belli değil…
İki komşu ülke kralları arasında geçen ilginç bir hikâyeyi sizlerle paylaşıyorum.
Okuyup etkilendiğim bu hikâyeyi sizin de seveceğinizi umuyorum dostlarım.
“ÜÇ ALTIN HEYKEL” li anlatan darbımesel bir “Bilgelik Hikâyesi.”
Haydi hayırlısı olsun!..
-Bir zamanlar, iki komşu ülkenin hükümdarı, birbirlerini sürekli imtihan eder, zekâ gösterilerinde bulunurlarmış. Bir gün bu hükümdarlardan birisi, diğer hükümdara yeni bir zekâ gösterisinde bulunmak istemiş ve çağırdığı heykeltıraşa birbirinin tamamen aynı olan, altından üç tane adam heykeli yaptırmış.
Görünüşte tamamen aynı olan bu üç heykelin arasındaki farkı ise yalnız ikisi biliyorlarmış. Heykeli yaptıran hükümdar bunu diğer ülkenin hükümdarına hediye olarak yollamış ve şöyle yazmış: “Bu üç heykel birbirinin tamamen aynısıdır. Ama bir tanesi ötekilerden daha değerlidir. Onu bulursan bana haber ver” demiş.
-Hediyeyi alan hükümdar, önce heykelleri tarttırmış, gramına kadar aynı olduğunu görmüş. Ülkede bulunan bütün bilginler gelip bakmışlar ama arada hiçbir fark görememişler. Sonra, zindanda bulunan fakat çevrede zekâsı ile tanınan bir mahkûm bu bilmeceyi çözmeye talip olmuş.
Mahkûm önce heykelleri çok iyi incelemiş, sonra çok ince bir tel istemiş. Teli birinci heykelin kulağından sokmuş, tel ağzından çıkmış, Aynı şey ikinci heykel içinde olmuş, onun da kulağından giren tel diğer kulağından çıkmış. Üçüncü heykelde ile tel kulaktan girmiş ama hiçbir yerden çıkmamış. Bu kulaktan giren tel, heykelin içinde kalbe kadar gitmiş ve orada kalmış.
Hükümdar bunun üzerine şu cevabı yollamış:
-“Kulağından gireni ağzından çıkaran insan makbul değildir. Bir kulağından giren öbür kulağından çıkıyorsa, yine makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Bu değerli hediye için teşekkür ederim.” demiş.
Bu hikâye, en çok hoşuma giden, pek çok mesajı veren masallardan biri bence…
Ben bu hikâyeden, kendi hisseme düşeni yazdım aşağıya, bakalım kimin hissesine ne söz düştü görelim… Sizler de farklı farklı dersler ve mesajlar alabilirsiniz bu hikâyeden…
Bir olaydan ya da durumdan herkes neye ihtiyacı varsa onu anlar ve ders çıkarır…
Başkalarının yaşadıklarından, deneyimlerinden ders almak, duyduğu değerli bilgileri hayatına geçirebilmek önemli bir erdemdir. Sıra dışı ve isyankâr olmak kötü bir şey değildir.
Sorgulayan, farklı görüş ve fikirleri olan, olaylara farklı bakış açılarından bakabilmek, ezberlerin dışına çıkabilmek, soru sorabilmek, insan olmanın en büyük zenginliklerindendir.
Benim Kıssadan hissem;
Bu heykeller bana şunu anlatır.
-Birinci heykel; ‘her duyduğunu diline taşıyan, boşboğazları… ‘
-İkinci heykel; ‘öğüt dinlemeyen, bir kulağından girip diğerinden çıkan insanları…’
-Üçüncü heykel ise; ‘kulağından gireni kalbinde saklayan makbul insanı anlatır…’
Adaletli davranmak çok ama çok önemlidir. Gerçek adalet için özün, sözün, eylemin bir olması gerekir. Vicdanı olmayan ya da vicdanı çalışmayan birinden adalet beklemek doğru olmaz
Duyduklarımız, dostlarımızla, yakın çevremizle paylaştıklarımız; saygıyla korunmalı. Her ne olursa olsun dile gelip aktarılmamalı. Çünkü belirli özel konuların bir gizemi, bir ölçüsü olmalı diye düşünüyorum. Kulağımızdan naifçe ancak, meraklılar arasında dağılmaktan korkarak giriyorlar.
O halde girdikten sonra da aynı naiflik ve titizlikle saklanmalı.
Bizlere, zarif yaşantımıza da ancak böylesi yakışır…
Ne olur kulaktan girenler kalplerde kalsın. Ulu orta etrafa saçılmasın. Hele hele bir başkasının canını yakacak, onu çok zor durumlarla karşı karşıya getirecekse; sessizlik tercihimiz olsun. Azıcık dikkat etmek ve özen göstermek yeterli bunun için. Unutmayalım ki; saygı gösterdiğimiz ölçüde saygıyla karşılanırız…
Bu Cumartesi gününüz ve dahi gelecek günleriniz sağlık, bereket ve huzurlar getirsin sizlere. Damağınızda her gün daha güzel ve farklı bir nefaset daha bırakarak sürsün hayatınız…
Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#