Havanın karardığını fark ettiğimde, damlaların şiddetiyle sarsıldım. Kuru yerim kalsın diye hemen sağ taraftaki apartmanın kapısına sığındım. Bulutlardan kova ile su boşalıyordu. Saçımdan akan suyu kâğıt mendille silmeye çalıştım.
Yağmurun da bir güzelliği olurdu, dedim. Hafiften başlayan damlalar, kendini koru, akıllı olmalısın derdi. Bu akıl yağmuru bir süre devam ederdi. Eve mi koşarsın yoksa kapalı bir mekâna mı girersin, kendini ıslanmaktan kurtarırdın.
Üstten boşalan su kovası ve asfalttan akan sel suları. Sel suyuna kapılsan sahile kısa sürede giderdin. Rüzgârda işin başka yönü. Apartmanın kapısında ıslanmaktan korundum ama rüzgâr rahat bırakmıyor.
Yine ıslanıyorum, omuzlarım ıslanmıyor ki, dedim. Çantamdaki kâğıt mendilleri kullandım, onlar da suyunu çekti. Yağmurun sesinden, yan pencereden seslenen teyzenin çağırmasını duymadım.
Teyze, “Yavrum, mendilleri alır mısın?” Dedi.
Kâğıt mendilleri aldım, saçımı yüzümü sildim. Montumun omuz kısmını kurulamaya çalıştım. Yolun karşısı görülmüyor. Teyze “Bu yağmur değil, afat” dedi.
Böyle bir afat görülmemiştir. Asfalttan akan su arabaları sürüklemeye başladı. Sudan kaçmaya çalışan bir yerlere çarpınca duruyordu.
Teyzeye “Çok teşekkür ederim” dedim.
Kuru yerim kalsın diye kapıya sığındım. Apartmandan çıkmak isteyen aileye elimle işaret ettim. Ortalık batıyor dedim.
Teyze tabure vereyim otur dedi. Oturmak istemedim. Çünkü yağmur kaldığında karşı taraftaki pastaneye gideceğim, arkadaşım bekliyor dedim. Teyzeyle afatta ahbap olduk. Doğma büyüme buralıyım ilk defa böyle bir yağmura rastlıyorum dedi.
Hava birden bozdu. Karşıya geçemedim. Pastaneye ulaşsaydım, bu şekilde ıslanmazdım. Kuru yerim kalmadı. Bende yukarıda oturuyorum. Eve koşacağım. Evden çıkmamış olsam şanslı olacaktım. Bu da geçer. Dışarı çıkmaya çalışan aile de geri döndü.
Asfalt yıkandı. Çevre bu kadar güzel temizlik görmedi. Teyzeye yalnız inşaatın kumu çakılı yıkandı gitti. Penceresi açık olanın camları kırıldı. Yağmur yetmedi, rüzgâr çok sarstı.
Yağmurda bir duraklama oldu. Depodan çekiyor, biraz sonra boşaltır, dedim. Hava açmamıştı. Bulut yok ama hava kapalıydı. İç karartıcıydı. Asfaltın suyu da çekilince teyzeye iyi günler dedim ve yola çıktım. Eve koşmaya başladım. Ayaklarım su doluydu. Nerdeyse ayaklarım ayakkabıda dönecekti.
Sel önüne kattığını sürüklemişti. İnşaattaki her şeyi uçurmuştu. Ağaç dalları kırılmış, çöpler uçmuştu. Bir kısmına asfalta bırakmıştı.
Apartmanın çiçekleri kırılmış, yere serilmiş, büyük perişanlık vardı. Yollarda su kanalı patlamıştı. Bizim arka kanal da patlamıştı. Su her tarafa yayılmıştı.
Üzerimi değiştikten sonra dışarı çıktım ki, evine gitmek isteyen insanların kuru yerleri yoktu. Bir tanesi bana baktı. Dışarıda değildin gibi kafasını salladı. Aynı senin gibiydim dedim.
Şehir içerisinde böyle bir yağmuru ilk defa gördüm. Zararını da çektim.