“Ben Ankara’yı coğrafya kitabından ziyade tarihten öğrendim ve cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Ankara’nın ve Ankaralıların benim gönlümde bambaşka bir yeri vardır.”
Kemal ATATÜRK
Kemal Atatürk’ün ulusuna armağanı Ankara, ülkemin başkenti… Değişik günlerden geçtiği besbelli… Kimi yerlerini yıpranmış gördüm. Kimi yerlerinde gökyüzünü yırtan binalar… Aşti (otogar), denetimsiz ve kırık dökük… Taksi şoförleri asansörleri çalışamaz duruma getirmişler. Anıttepe Gençlik Caddesi civarında kaldırımlar bozuk… Ankaray, asansörlerinin de çoğu yerde çalıştırılmadığını gözlemledim. (İstanbul örneği…) Düşündüm, düşündüm… Sizce de düşündürücü değil mi?
Ankara’da yaşayan insanlar, cana yakın ve yardımsever! Demirtepe’den Kızılay’a yürümek ayrı bir güzellik! İnsan kalabalığı yoğun… İlkgençlik günlerimde ya da geçmişte sıklıka geldiğim Ankara geçti beynimden ve gözlerimden! Bir bakıma anılara dönüş oldu!
Ankara Gar, Anıttepe VE otel, Jandarma Sosyal Tesisleri, Başkent Öğretmenevi, Kızılay ve Ulus uğrak yerlerim oldu. Merkez Bankası yakınlarını çok değişmiş buldum. Oda Tiyatrosu’nda ‘Vatan Yahut Namık Kemal’ adlı oyunu dikkatle izledim! Özel davetiyemi ayırarak izleme olanağı sağlayan DT Protokol İşleri Görevlisi Sayın Haydar Yolcu’ya şükranlarımı sunarım. Bileti içeren zarf üzerinde o artistik yazı ilgimi çekti!
Başöğretmenimiz M. K. Atatürk’ün o anlamlı sözleri beynimde yankı yaptı: “Sanatsız kalan bir ulusun, hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
Bir zamanlarda güzel Ankara / Bir başka zamanda özel Ankara, / İçimi yaktın, acım Ankara / Bu kez gelişim, gezim Ankara… Oldu, diyebilirim.
***
Bindiğimiz otobüsle Ankara’dan çıkıp Sorgun yönünde ilerlerken “Hasanoğlan” levhası gözlerime yansıdı. Arkadaşım, güçlü kalem, eğitimci yazar Hüseyin Erkan’ı ve onun yazılarını anımsadım.
Bir de ne mi geçti belleğimden bilir misiniz? Yıllar önce (1972 olabilir) gezi otobüsümüzle akşamüstü Hasanoğlan Öğretmen Okulu’nda olduk. Okulun nöbetçi öğretmeni, Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulumuzdan meslek dersleri öğretmenimiz rahmetli Aydın İpek ile yüz yüze geldik! Nöbetçi öğretmendi. Akşam yemeği zamanı geçtiğinden kahvaltı türü ikramda bulundu. Konuk edildik.
Ülkemizin gelmiş geçmiş en başarılı Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in ilgili sözleri de burada yerini almalı, değil mi?
“Köy Enstitüleri ilkesi tamamıyla bizimdir. Taklit değildir. Çünkü millet sevgisi gibi bir kaynaktan ilhamını almıştır. Pedagoji kitapları yazmaz, klasik pedagoji bilmez. Çünkü eğitim kuramı değil, ulusal kalkınmanın temel ilkesidir.”
***
Anadolu kırsalında gözlerimle gezinerek yol aldığımızda Yozgat civarında doğanın beyaz örtüye büründüğü gördüm. Ankara-Sorgun arası (4) saat sürdü. Safa Sorgun Büyük Termal Tesisleri, yol kenarında görkemli duruşuyla karşıda… Araçtan inip kayıt işlemleri sonrası ayrılan mekânda oldum. Burası için özellikle yaz ayları ideal, denebilir.
Tesisin çalışanları içten ve yardımsever… Kaldığım sürece tanışma ya da görüşme fırsatım olan adları şöyle sıralayabilirim:
Önceden telefon ile görüştüğümüz Devre Tatil Üye İlişkileri Sorumlusu Vedat Özer’i ziyaret ettim, Kanyon Cafe’de söyleştik. Tesisler ve RCI konusunda ondan edinimlerim oldu. İlgisi için teşekkür ederim.
Murat Cefa, Erdal Koçar, Meryem Şenol, Zeynep Özer, Elif Sultan Bozkurt, Selahattin YürümezveCemal Parıltı, görevlilerinin bilincinde olarak tanıdığım kişiler, diyebilirim.
Otel Resepsiyonisti (ön büro görevlisi) Hülya Alkan’ı tanıdım. İyi öğrenim görmüş, güler yüzlü bir görevli… Pırıl pırıl yüzlü Ahu Kaplan da burada görev yapmaktadır.
Restaurant çalışanları İbrahim Baran ve Halit Bolat konuksever öteki görevliler… Emeği geçlerin tümüne teşekkürü bir borç bilirim.
Sorgun’a adadığım bir dörtlükle yazımı noktalamak isterim:
Etinin lezzeti bir ayrı güzel,
Safa Sorgun Termal bölgeye özel,
Evleri planlı, tek tip görüntü
Sorgun’a görmeyen, gitmeli tezel…
*