Anayasa Mahkemesi, son ‘Twitter kararı’ ile yetkisini aşmış, Anayasa‘ya ve kanuna aykırı hareket etmiştir. Anayasa‘nın 12 Eylül 2010 Referandumu ile eklenen fıkralarına göre; bireysel başvuruda bulunmak için şu şartlar aranmıştır: ‘Ek fıkra: Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz. Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.’ Anayasa‘nın bu hükümlerine göre hazırlanan, ‘Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un Bireysel Başvuru’yu düzenleyen 45. maddesinde (2. fıkra); ‘İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.’ Anayasa ve kanun açıktır.
Anayasa Mahkemesi, son kararıyla Anayasa‘nın ve Kanun‘un hükümlerini çiğneyerek yetkilerini genişletmiştir. Bu fevkalâde tehlikeli bir eğilimdir. Bu yanlış karara saygı duymamız beklenmemelidir.
***
Bir 27 Mayıs ürünü olan Anayasa Mahkemesi, ne yazık ki kurulduğundan bu yana faydadan ziyade zarar vermiş; millet iradesine ortak olmaya çalışan jüristokratik tahakkümün merkezi olmuştur.
Yasama ve yürütmenin her dönemde önünü kesen Anayasa Mahkemesi, nihayet Haşim Kılıç Başkanlığında arzu edilen hukukî ve demokratik niteliğine kavuşabilmiştir. Ben kırk yıllık dostum Haşim Kılıç‘ı çok sever, sayar ve takdir ederim. Lâkin bu durum, Anayasa Mahkemesi‘nin hukuka aykırı son kararını doğru bulmamı ve bu karara saygılı olmamı gerektirmez.
Dün verdiği beyanatta ifade ettiği gibi Twitter yasağının kaldırılmasını kendi demokratik görüşlerine uygun bulabilir. Cumhurbaşkanı Gül de benzeri beyanlarda bulunmuştur.
Ancak, demokratik hak ve hürriyetlerin yorumlanması, binlerce sayfalık hukuk ve siyaset felsefesi kitaplarında dahi henüz tam olarak gerçekleştirilebilmiş değildir. Haberleşme hürriyeti ile özel hayatın gizliliği, hele devletin güvenliği karşılaştırılırsa, sosyal paylaşım sitelerinin lehine bir sonuç elde edilemez. Bu arada, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç‘ın, kanun yolları tüketilmeden karar alınabileceği konusundaki yorumunu yanlış ve Anayasa Mahkemesi‘nin geleceği bakımından tehlikeli buluyorum.
***
Hayatım boyunca demokrasi mücadelesi yaptım. Ayrıca, demokratik hak ve hürriyetlerin nasıl istismar edildiğini; hem bireylerin hem de devletin nasıl aleyhine kullanıldığını bizzat defaatle müşahede ettim ve yaşadım. Sosyal paylaşım sitelerinin gayrimillî ve antidemokratik emeller için kullanıldığını artık bilmeyen yoktur.
Türkiye, Gezi olaylarında bu saldırıya mâruz kalmıştır. Bu siteleri, bazı meraklıların kullanmaktan hoşlandıkları masum faaliyetler olarak görmek gaflettir. Nitekim Türkiye, hem 2013 Ağustosu’nda hem de 17 Aralık sürecinde iki defa bu antidemokratik saldırılardan zarar görmüştür. Bu sitelerin içyüzü artık anlaşılmıştır. Hiçbir kurala dayanmadan serbestçe faaliyet göstermeye devam etmeleri düşünülemez.
Gerekli hukukî ve teknik tedbirler alındıktan sonra elbette paylaşım siteleri faaliyetlerine devam edecektir. Lâkin mevcut hâlleriyle faydadan çok zarar verdikleri açıkça ortadadır.