Türk Adli ve İdari Yargılama hukuku AKIL TUTULMASI örnekleriyle doludur. Bunlardan sadece bir iki tanesini sıralamak istiyorum.
1. Yargıç veya Hakim ile Savcının aynı hizada Avukatın savunma makamı olarak aşağıda yer alması,
2. Duruşma salonlarının YARGILAMANIN ALENÎLİĞİNE RAĞMEN pentagon’un kripto görüşmeleri yapılıyormuş gibi KRALDAN KRALCI MÜBAŞİRLER TARAFINDAN gizli tutulması, girmek isteyenleri bir hışımla dışarı püskürtmesi
3. Son karar açıklanırken ayağa kalkılmasına rağmen her ara kararda (gerekmemesine rağmen) ayağa kalkma ritüelinin devam etmesi
4. İstinaf mahkemelerinin hala işlerlik kazanmaması,
5. Yargıçların tanık, sanık ve iddia makamını dinleyerek kendi başına metin yazıp iddia ve/veya savunma makamının görüşünü dinlemeye bile gerek görmeksizin kafasına göre metin dikte ettirmesi, bunun düzeltilmesine yönelik tarafları ima, baskı, jest mimik ve uyarılarla şiddetle terslemeleri,
6. Anayasa Mahkemesinin her bulduğu soruna maydonoz olup önüne gelen konulara müdahil duruma sokulması
7. Hukukun üstünlüğü ile YARGIÇ DEVLETİ paranoyasını ve yanılsaması
8. Cumhuriyet Savcılarının kendilerini hukukun koruyucusu sıfatından çıkarıp devletin sahibi gibi görmeleri paranoyası
9. HSYK yapısı içindeki YÜRÜTME ve YARGI bileşimi
ŞİMDİ OLMASI GEREKENLERİ KISACA SIRALAYALIM:
1. Savcılar Avukatlarla aynı hizada oturmalıdır.
2. Mahkeme salonları alenidir, yargılama gizli oturum olmadığı sürece herkese açık olmalıdır. Açık olması olağan, gizli olması olağan dışı görülmelidir.
3. Nihai karar olmaksızın ayağa kalkma ritüeli derhal terkedilmelidir.
4. İstinaf mahkemeleri hızlı bir şekilde kurulup Türkiye’nin dört bir yanında işlevselleştirilmelidir.
5. Yargıçlar savunma ve/veya iddia makamına görüşü rızası olmaksızın metin yazma/yazdırma alışkanlığından vazgeçmelidirler. Metne yapılan müdahalelerde yargıçlar pişmiş aşa su katma babından gözlerini belertmemelidirler.
6. Anayasa mahkemesi her konuya bakmamalıdır.
7. Hukuk devleti amaç, kanun devleti araçtır. Yargıç Egemenliği olan devletler daha çok kanun devletini ön plana çıkarır ve kanunların ruhundan çok tekniği üzerinden yola çıktıklarından çoğu zaman güçlünün kanunu dolanmasına çanak tutmaktadır.
8. Cumhuriyet savcıları hukukun koruyucularıdır evet. Ama kendilerini devletin yegane sahipleriymişcesine hareket etmeleri katlanılamaz. Devletin sahibi, amelesiyle, milletvekiliyle, eğitimcisiyle, bürokratıyla, balıkçısıyla mimarıyla, her meslek ve sınıftan herkestir. Devletin sahibi, milletin kendisidir ve onun doğrudan veya temsili olarak iradesidir. Böylesi bir psikozdan Cumhuriyet Savcılarımızın arınması gerekmektedir. Her bir anormallikte bir zamanlar Cumhuriyet Başsavcılarının parti kapatmaya yeltenmelerini düşündüğümüzde bana biraz daha hak verirsiniz.
9. HSYK yapısı içinde bakanın (Adalet Bakanı) bulunması ve/veya yetkinliğinin yargı bağımsızlığı açısından geniş olarak çizilmesi.
ŞİMDİ ANAYASA MAHKEMESİNE KONU GELDİĞİNDE SÖYLENECEK ŞEY ÇOKTUR.
1. Anayasa mahkemesi sadece ve sadece kanunların anayasaya aykırılığı konusuna bakmalıdır. Görevi sadece ve sadece bu olmalıdır. Asla görev aşımına gitmemelidir.
2. Yüce Divan sıfatıyla yeni bir yargı mercii ihdas edilmeli. Yüce Divana bireysel başvuru hakkı getirilip Anayasa mahkemesine olan bireysel başvuru DERHAL kaldırılmalıdır.
3. Yüce Divan DANIŞTAY, SAYIŞTAY ve YARGITAY gibi kurumların en üst yargı mercii haline getirilmelidir. Yani Yüce Divan apayrı bir yargı mercii haline getirilip Anayasa Mahkemesi Teknik Bir Mahkeme haline getirilmelidir.
Bu sıraladığım konulara bu günün hukukçuları dudak bükse de, on sene içinde dile getirdiğim zemine gelineceği açıktır.
EN İYİ İCRAATLARDAN BİRİ:
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılması Türkiye’nin bir ayıptan kurtulmasıdır. Tıpkı bu mahkemenin kaldırılması gibi yukarıda dile getirdiğim reformlar hukuk ve yargılama hukukunda ivedilikle uygulanmalıdır.
TEKRAR VE SON NOT:
Amaç, hukukun üstünlüğüdür. Kanunların üstünlüğü değil,
Amaç, demokrasidir, Cumhuriyet değil. Gerek kanunlar gerekse cumhuriyet, hukuk ikliminin demokratik bir zeminde oluşturulmasıdır.
İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde lisansını (1993) tamamladı. İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Fakültesi’nde Personel Yönetimi / İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. (1996) Doktorasını M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim bilim dalında, Büyükşehirlerde Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Entegrasyonu ve Yönetimi, İstanbul Metropoliten Alanı İçin Bir Model Önerisi adlı teziyle tamamladı. (2004).
Halen Ordu Üniversitesi’nde (Deniz Bilimleri Fakültesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi.
ICAM Network ve ICAM Publishing Genel Yayın Koordinatörlüğünü, OJOP Çevrimiçi Bilimsel Dergi Yayıncıları ve Editörleri Platformu Dönem Başkanlığını, KADOÇED Genel Başkanlığını, TİGAD (Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği) Ordu Temsilciliğini, KAŞYAD Başkanlığını, KARAV Müt. Heyeti Başkanlığnı yürütmektedir.
Eserleri:
Kent, Ulaşım, Yerel Yönetim, Bilişim Teknolojileri, Estetik, Kent Kültürü, Çevre, Kurumsal Etik, Bireysel İletişim ve Kurumsal İletişim Sistemleri, Siyaset, Yönetim Bilimleri, Mizah, Şiir ve Edebiyat, Kişisel Gelişim, Hukuk-Siyaset-Eğitim Felsefeleri alanlarında 10’dan fazla kitap, yüzlerce makale, bildiri, 1000’den fazla köşe yazısının müellifidir.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.