Şimdi diyeceksiniz ki on ilimizde, deprem nedeniyle, insanımız can çekişirken, Amerikan Savaş gemisinin ne yaptığı abesle iştigaldir.
Bir arkadaşım sanayiden, üretimden gelen birisi olmam sebebiyle sormuştu. Ülkemizi üretime nasıl hazırlarız diye…
Cevaben demiştim ki, bünyemizdeki, Amerikan hücrelerini söküp attığımızda…
İşte bu Amerikan Savaş gemileri bünyemizdeki Amerikan hücreleriydi.
Ülkemizin sömürge olması da Amerikan uydusu olmamız da bir gemiyle başlamıştı.
Ukrayna’da süren savaşın, her an bir dünya savaşına dönme ihtimali var. Sorumluluk sahibi kişileri, diken üstünde tutan bir süreç.
Benliğimizi, özümüzü, yitirmeye başlamamızda, böyle bir Amerikan gemisinin, İstanbul’a gelmesiyle başlamıştı.
O gemi süt tozu, peynir ve yağ yardımı yapmak üzere yanaşmıştı.
1951 yılında, Marshall Planı uygulaması başladı. Amerika’nın ülkemizin geleceğini planlaması, Marshall Planı ile başlamıştı.
Arkasından Altıncı Filonun Boğazlara demir atması ile devam etti.
O tarihten bu yana sözde Hür Dünya’nın onurlu bir üyesi oluyorduk.
İşin esası, içimizdeki burjuvazinin Amerikan tekelleriyle ortaklığının başladığı tarihti, Marshall Planı.
Öyle bir ekonomik model geldi ve oturdu ki, sadece sermaye ve işbirlikçi burjuvazi oluşmasına yönelikti.
Onların insan derdi yoktu. Çok kısa zamanda zengin olma hesapları vardı. Depremi ya da başka felaketleri düşünmek gibi kendi canlarını sıkacak değillerdi.
Servet sınıfı doymak bilmiyordu. Dünyadaki diğer büyük zenginler kadar zengin olmalılardı ki, onlarla rekabet edebilsinler.
Onun için Cumhuriyetin birikimleri bu zengin sınıfa aktarılmalıydı. Depremde yıkılmayacak bina yapmayı, düşünmek durumunda değildiler.
Sermaye birikimini iyi bir seviyeye çıkardılar. İnşaat sektöründe çok uluslu tekellerle yarışabilirlerdi. Lakin ülke içini biraz daha sömürmeliydiler.
İçeriden önce, dışarıda ün kazanmalıydılar.
Ülke zengini, kendini yaratan, ülke içi insanımızı düşünmek yerine, dışarıda nasıl rekabet yapabilecek aşamaya gelirim diye planlar yaptı.
Deprem planları yerine, dışarıda rekabet planları yaptılar.
Böyle bir plan içinde, Devlet Planlama Teşkilatı olamazdı
Dışarıda başarı oldular. İçeride, insanımız ölmeye mahkûm oldu.
Ne olduysa o Amerikan Gemisi Marshall geldikten sonra oldu.
İşte onun için çok korkuyorum. Karadeniz’e giden, belki de ATOM Bombası taşıyan, bu gemi bizi Rusya ile bir savaşın eşiğine getirmesin.
İlk iş olarak, Karadeniz’in altında olan gaz boru hatlarına sabotaj yapar diye korkuyorum.
Dün NYT yazdı. Kuzey Akım I ve II Gaz Boru Hatları Amerika tarafından havaya uçuruldu, diye.
O gemi, Constant Limanında kaldığı sürece tehdit sürecek. Belki en sonunda bu gemi Kuzeyden ülkemizi bombalayacak!
Amerika iki mesaj birden veriyor. Monrö yok, ben varım. İkinci mesaj Rusya’ya Boğazlara fazla güvenme…
Montrö var diyorduk. Galiba kendimizi kandırmışız. Onu da satmış, özelleştirmiş olabilirler.
bulentesinoglu@gmail.com