Dikkatinizden kaçmamıştır. Libya’ya bomba yağdıran Amerika, ama bizim yandaş teneke gazeteler ve medyası, buna holding medyası da dâhil, hep birlikte Fransa’ya saldırıyorlar.
Burada iki temel unsur var.
Birincisi, Amerika dünya halklarının nefretini daha fazla toplamak istemiyor. Çünkü nefret ülke halklarının kendi aralarındaki husumeti bir kenara bırakıp, kinin verdiği güç ile birleşmelerine neden oluyor.
Ülke halklarını bölerek çıkarlarını devam ettiren emperyalizm, bir sonraki saldırısında daha büyük direnç ile karşılaşıyor.
İkincisi, Türkiye ile ilgilidir.
İçerdeki işbirlikçiler, Amerika’yı mazur göstermek için Fransa düşmanlığını öne çıkarıyorlar. Zaten kendi ülkesinde de itibarını kaybetmiş Sarkozi’ye kini yönlendiriyorlar. Ortada Türk halkının büyük bir kininin olduğunu onlar da biliyorlar.
Emperyalizme kaşı kin, ne kadar fazla ülkeye yayılırsa Amerika’nın payına düşen kin o kadar azalıyor.
1996 yılında İran’daydım. Bir Azeri ile oldukça siyasi bir sohbetimiz oldu.
İranlı Azeri’nin tespiti şu idi: “Mollaların iktidarı sallanıyordu. Tam bu sırada, Amerika Irak’ı üzerimize saldı. Halk ülkesini savunmak üzere, Mollaların önderliğinde birleşti. İktidara olan kin, Amerika ve Saddam’a yöneldi.”
Bu açıklama, ülke insanlarının bir tehlike anında, nasıl bir araya geldiklerini, kendi aralarındaki kavgayı bırakıp ortak düşmana yönelmelerini anlatması bakımından önemlidir.
Yabancıya karşı direnirken, bütünleşmek. İşte Kuruluş ve Kurtuluş Savaşının arkasındaki asıl güç de budur.
Arap ülkelerinde önümüzdeki günlerde yaşanacak olan da budur.
Eşbaşkan Görev Başında
Recep Tayyip Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Kuzey Afrika Projesinin Eşbaşkanı olduğu ve bu görevi sürdürmekte olduğu, Libya saldırısında çok net bir şekilde gözler önüne serildi.
Haçlılara kardeş, Müslümanlara düşman olduğumuzu çok iyi ortaya koyduk.
Ancak, Batı, bizim taşeronluğun ötesine geçemeyeceğimizi bir kez daha gösterdi. Hatta bu kez taşeronluk bile vermedi. Toplantılara bile çağırmadı.
Ganimet paylaşırken olmayacaksın, külfet paylaşırken düşünürüz demiş oldular.
Olaylar bize, NATO’da kalıp onların uşaklığına devam etmemizin, ne kadar aptalca bir anlaşma olduğunu gösteriyor.
Ama ne yazık ki, içerdeki işbirlikçilerin, tek güvencesi; Batının içimizdeki kurumlarıdır.