Genel olarak sonucundan emin olmadığınız ancak test ederek ikna olacağınız bir konu gündeme geldiğinde çoğunlukla aklı evvelin biri çıkar ve “Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok” diye buyurur. Ve sizin o konuda araştırma yapmanıza kalbinizin mutmain olmasına böylece engel olunur.
Bunu hepimiz hayatımız boyunca defalarca yaşamışızdır.
Ama bugün, bu saçma ön yargıyı ortadan kaldırıyoruz!
OSMANLI UYUYOR MUYDU?
Şimdi bir devlet düşünün…
Dört kıtada at koşturan (Asya, Avrupa, Afrika ve Avustralya –Açe Sultanlığı vs.), donanması dünyanın en güçlü deniz filosu olan (Akdeniz, Karadeniz, Atlas Okyanusu ve Hint Okyanusu egemenliğinde), parası altından, ordusu yenilmez, istihbaratı süper, inancı sağlam, sözü dinlenen (hatta adamların kendi aralarındaki danslarını bile ahlâka mugayir diye yasaklatabilen), teknolojide ileri bir devlet…
Osmanlı İmparatorluğu!
Bütün bu imkânlara sahipken, Avrupa’nın küçük sayılan yeni bir devleti (İspanya) dünyanın başka bir köşesinde yeni bir kıta keşfeder ve koca kıtayı sömürgesi haline getirir.
Ve bu bizim süper ötesi güç, sadece seyreder…
Sizce ne kadar mantıklı?
Yoksa bize tarih diye başka şeyler mi yutturuyorlar?
Kendimizi, geçmişimizi anlatmayıp; zihnimize, kendi tasarladıkları geleceğe göre şekil mi veriyorlar?
Uzun lafın kısası; onlar Amerika’yı bir daha, bir daha keşfederken, bize şartlandırdıkları tabulara bağlı kalmamızı ve bir lokma bir hırkayla uyumamızı mı öğütlüyorlar?
Her dediklerine kayıtsız şartsız inanmamızı mı ve ‘he’ dememizi mi istiyorlar?
Şimdi hep beraber, şimdiye kadar bütün bildikleriniz sarsacak, tarih diye yutturulan afyonu çıkartacak, geçmişin en büyük dinsel soykırımının yaşandığı gerçeklere uzanıyoruz…
Amerika Kıtası 1492’de Avrupalılarca keşfedildikten sonra İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler, buradaki yerli halkları ortadan kaldırarak toprak sahibi oldular.
Peki, madem orada insanlar yaşıyordu, bu bir keşif sayılır mı?
Keşif olması için, insanlar tarafından ilk kez bulunması gerekmez mi?
Bu soruyu aklınızın bir köşesine yazın…
MEÇHUL TOPRAKLAR
27 Kasım 2007’de Profesör Barry Fell tarafından yayınlanan “İslâm Amerika’da her yerde” adlı makalede bakın neler anlatılıyor…
“İslam Amerika’da her yerdedir. Biz, sadece bakmak zorundayız. Ülke üzerinde müthiş etkisi vardır” diyor. Ardından da Kızılderili dillerinden geçen ve bugün de aynen kullanılan eski yerleşim birimlerinin adlarından örnekleri sıralıyor.
Meselâ Tallah-Hasse (Tallahassee), Allah-Bumya (Alabama), Halife –Caliph- Haronia (California), Islamorda Florida isimlerinin aslında Arapça kökenli etimolojik temellere dayanarak olduğunu öne sürüyor.
Hatta Kristof Kolomb’un gemisinde kullandığı haritaların El İdrisi’ye ve El Mesudiye’ye ait olduğunu hatırlatıyor.
Hatta El Mesudî’nin 950’lere ait haritasında aşağıda gördüğünüz gibi Amerika kıtası çizili olup ‘El Meçhul’ diye bahsedildiğini ispatlıyor.
(El Mesudi: Ebu el-Hasan Ali bin el-Hüseyn bin Ali el-Mesûdî; kısaca El Mesudi olarak bilinen Bağdatlı bir Türk olan bu coğrafya ve metalürji uzmanı 896 ile 956 yılları arasında yaşamıştır. El İdrisi: El-İdrisi el-Kurtubi el-Hasani el-Sebti; Kısaca El İdrisi olarak bilinen Endülüslü bu coğrafya bilgini 1099 ile 1165 yılları arasında yaşamıştır.)
ÇAĞATAY HANLIĞI’NIN DONANMASI
Malezya kaynakları ise bize daha da ilginç bir bilgi sunuyor.
Bugünkü Çin’den (Yani o dönemin Çağatay Türk-Moğol Hanlığı’ndan) gelen Avar Türklerinden Bayan Kağan’ın akrabası Müslüman Amiral Zengi Hacı Mahmud, binlerce kişi alabilen büyük gemilerle okyanus ötesi ticaretle uğraşmakta Malezya, Singapur, Filipinler ve Endonezya, Havai gibi ülkelere hem İslâm’ı öğretmekte hem de karşılıklı ticari ilişkileri geliştirmektedir. Amiral Mahmut aynı zamanda Afrika, Arabistan ve Hindistan’a da gitmiştir.
Aşağıdaki fotoğrafta Dubai’de gösterilen Kristof Kolomb’un 1492 yılındaki minik Santa Maria adlı gemisiyle, Zengi Hacı Mahmud’un 1420 yılındaki gemilerinin eşit oranda küçültülmüş maketi görülmektedir. Mahmud’un gemilerinin bu devasa boyutuna Hem İbn-i Batuta hem de Marko Polo seyahatnamelerinde ayrı ayrı değinmiştir.
Şimdi ise bu fotoğrafa bakarak, hangisinin Amerika kıtasına daha rahat ulaştığına kendiniz karar verin…
Bütün bunlar bir yana Engizisyon tarafından işgal edilen ancak henüz Müslüman olan İspanya’dan (Endülüs) Amerika’ya doğru yola çıkan iki gemideki kılavuz kaptanları değinerek Profesör Barry Fell’e dönmek istiyorum.
Kristof Kolomb’un kılavuz kaptanları aslında Müslüman iki kardeştir. Yolculuktan Vicente Yáñez Pinzonvas ile Martin Alonso Pinzon Pinta adlı Müslüman kılavuz kaptanlar sorumluydular. Fas’taki Marinid Hanedanlığına bağlı Sultan soyundan gelen 3’ncü Ebu Ziyan Muhammed (1362-1366) ile bu iki kardeş Amerika’ya defalarca ticaret yolculuğu yapmışlardı. Kolomb onlarla bu nedenle kılavuz kaptan olarak anlaşmıştı.
NEVADA’DAKİ MEDRESELER
Harvard Üniversitesi’nden emekli öğretim üyesi Profesör Barry Fell, aynı zamanda pek çok bilimsel kuruluşun da üyesidir. Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi, Royal Society ile Epigrafi Toplum ve Toplum Bilimsel ve Arkeolojik Keşifler Kurumu bunlardan bazılarıdır.
O, Amerika’ya İslam’ın gelişini 650 yılına kadar götürür. Yaptığı kazılarda o döneme ait üzerinde Kufi yazılı argüman bulunan nesneleri Amerika çapında çeşitli kazılarda bulur. Profesör Fell, sonra Müslümanların Amerika’da Hz. Osman, ya da en azından 4’ncü Halife Hz. Ali zamanında geldiğini ifade eder. (Ancak bizim arşivlerimizde o bölümler ne yazık ki kalmamıştır.)
Profesör Fell yine çeşitli arkeolojik kazı sonuçlarını birçok bölge genelinde meselâ Colorado eyaletinde, New Mexico’da ve Indiana’da 700-800 yıllarına ait Müslüman okulların (Medreselerin) inşa edildiğini söyler. Kalıntılarını fotoğraflarla belgeler. ABD ise bugün o bölgelerde askeri ve nükleer denemeler yapmaktadır…
Bu konuda çok sayıda yazılar, çizimler ve grafiklerin kayalar üzerinde batı Amerika’da en uzak ve bozulmamış arazilerde keşfedildiğini dile getirir. Üzerinde kufi harflerle Arapça ve Türkçe yazılar bulunan yazılı belgelerde Müslüman eğitim sistemi tarafından verilen ödüller (takdirnameler) vardır. Bu belgelerde Kuzey Afrika Arapçasında eski kufi harflerle okuma-yazma gibi konuları kapsayan, aritmetik, din, tarih, coğrafya, matematik, astronomi ve yön bilimleri yazılmıştır. Bu göçmenlerin torunlarının Iroquois, Algonquin, Anasazi, Hohokam ve Olmec gibi mevcut yerli kabileleri olduğu düşünülmektedir.,.
Konuya önümüzdeki yazımızda devam edeceğiz.
Evet, bugün için artık iş işten geçmiş diyebilirsiniz.
Ama unutmayın ki, bundan 500 yıl önce yıkıcılar da öyle deseydi; ve Amerika’yı yeniden keşfetmeseydi bugünkü dünya çok daha farklı olurdu!…