Amasya’da ateşlenen Kemalist Devrimin İşaret Fişeği (20-22 Haziran 1919) bir Özgürlük Bildirgesi’dir aynı zamanda.
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşına giden yolda Kemalist Devrim’in İşaret Fişeği’nin temel ilkesini de halka “Tüm siyasal, mezhepsel ve etnik bölünmüşlüklerin ötesinde Osmanlı yönetiminin; sarayın, sultanın, mevcut partilerin dışında, tamamen milletin iradesine dayanan, birleştirici, bütünleştirici yepyeni bir siyaset teorisi kurmak” olarak duyurdu.
Emperyalist dış cepheye karşı, kazanılacak zafer, Mustafa Kemal’e göre, ancak iç cephede “milletin iradesine dayanan, birleştirici, bütünleştirici” gücün oluşturulmasına bağlıydı.
İşte Amasya Genelgesi bu mantıkla hazırlandı.
Bizzat Atatürk’ tarafından hazırlanan Amasya Genelgesi’nin temeli de buydu:
1- Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
2- İstanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gibi gösteriyor.
3- Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Bu özgürlük genelgesinde yer alan “Milli Heyet” milletin sesini dünyaya duyuracak ve milletin iradesi –askeri güçler ve onun komutası dahil- hiçbir surette ve hiçbir kimseye terk edilmeyecek ve silâh ve mühimmat kesinlikle elden çıkarılmayacaktır.
Bular arasında bir hüküm daha vardır ki o, “azim ve kararlılığın” düsturudur. “Askerî ve millî örgütlenme hiçbir surette kaldırılmayacaktır.”
*
Amasya genelgesine “Kurtuluşun Fişeği” ve “Özgürlük Bildirgesi” denmesinin nedeni çok doğru ve yerindedir. Kurtuluş Süreci içindeki önemi dost düşman herkes tarafından bilinen Erzurum ve Sivas kongreleri de bu işaret fişeğinin devamlarıdır. Yurdun her bir köşesinde yakılan çoban ateşlerinin birleştirici güce dönüşümü de yine bu genelgenin eseridir.
*
Amasya genelgesinin tarihsel işlevselliğini –Kurtuluş Savaşı dönemine özgü- bir zaman dilimine sıkıştırmak hatadır. Bu durum, tarihten yeterli dersin ve ibretin alınmamış olması demektir. Oysa bu özgürlük genelgesin geçerlilik açısından hem evrenselliği, hem de kurtuluşa giden yolda zaman sınırlamasına tabi olmama gibi bir özelliği gözden ırak tutulmamalıdır.
Gandi’ye “Mustafa Kemal, İngilizleri yeninceye kadar Tanrıyı da İngiliz zannederdim…” dedirten sözün ardında “Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözünden alınmış ilhamın mutlak katkısı olmalıdır.
İç cephenin “sağlam” tutulmasıyladır ki “Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtarmıştır”. Ve bu işlevdir işte BEKA sorununa çare!…
Dün de , bu gün de yarın da geçerli!…
*
Yeni bir 19 Mayıs gereği doğduğunda, ilk hatırlanacak olan da Amasya Genelge’si olmalıdır.
“Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararının kurtaracağı!” her beka sorununda akılda tutulmalıdır.
Nutuk’ta çok önemli bir saptama vardır, “Meclisin zihniyeti, çalışmaları ve durumu düşmana ümit verici olmadıkça…” diye devam ede” bir saptama…
İşte “BEKA” sorunu da burda başlar.
Öylesi durumlar için de tek geçerli yöntemdir: “Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesine ve “Milletin iradesine dayanan, birleştirici, bütünleştirici yepyeni bir siyaset teorisi kurmak”
Gün o gündür bence!…
21. Haz. 2020
Mehmet Halil Arık
Emekl eğitimci – DENİZLİ