Dünyanın pek çok yerinde masum insanlara yönelik zalimce saldırılarda, yüzlerce insan ölmekte, kalplerimizdeki yangın dağlar gibi yükselmektedir. Yaşlı, kadın, erkek, bebek ayrımı gözetmeden Müslüman kardeşlerimize yapılan zulümler yüreğimizi dağlamaktadır. Yere düşen her damla masumun kanı, mazlumun gözünden dökülen her damla yaş, zihin ve gönül dünyamızı param parça etmektedir.
İslam dünyasının pek çok yerinde Müslümanlar saldırıya uğruyor, suçsuz günahsız insanlar zülüm görüyorlar. İslam dünyası olarak her türlü bölünmüşlüğün, parçalanmışlığın girdabında boğuluyoruz. Bir yandan İslam düşmanlarının saldırı ve tehditlerine maruz kalırken diğer yandan da kendi içimizde bitmez tükenmez mücadelelerin yol açtığı kan, gözyaşı, feryat ve iniltilerle sarsılmaktayız. İslam dünyası olarak param parça olmuşuz.
Dünyalık sevdası, güç ve iktidar tutkusu, kardeşi kardeşe düşürmektedir. Bu tuzak zalimlerin tuzağıdır. Güç ve kuvvet zalimlerin elindedir! Oysa, bir insanın katlini bütün insanlığın katli sayan bir dinin mensuplarının şiddet, çatışma, öldürme ve katliam hadiseleriyle anılması ne kadar da üzüntü vericidir. Bizi bize düşüren zalimlerin tuzağında debelenip duruyoruz. Kardeşi kardeşe kırdıranlar mazlumların ekonomilerini de sömürerek onları aç ve susuz- çaresiz bırakmaktadırlar.
Yüce Allah Kuran’ı Kerimin de şöyle buyuruyor: “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz…”(Ali İmran Süresi- 103)
Müslüman ümitsizlik çukurunda boğulmaz, boğulmamalıdır. Bütün bu olumsuz ve üzücü durumlar Allah’ın izni ile geçecektir. Yeter ki biz; aramızdaki birlik ruhunu ayakta tutalım, mazluma, masuma ve mahruma el uzatmaya devam edelim. Unutmayalım ki: zulme rıza göstermek zulümdür; Müslüman ahlakıyla bağdaşmaz.
Peygamberimiz (s.a.s) Efendimiz, böyle hareket edenleri şu hadis-i şerifinde uyarıyor: “Zulme yardımcı olan kimse, kuşkusuz Allah’ın gazabına uğrar!.” “İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”
Hepimize düşen görev zalimin yanında değil daima mazlumun ve mağdurun yanında olmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s), “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz ve onu hor görmez.” buyurmaktadır.
Bir başka hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Nasıl bir uzvun rahatsızlandığında bedenin diğer uzuvları uykusuzluk ve ateş ile onun için çırpınırsa, müminleri de birbirine karşı merhamet, muhabbet ve şefkat gösterme hususunda böyle bir beden bütünlüğü içerisinde görürsün.”
Dünyanın neresinde olursak olalım zulme sessiz kalmak, mazluma, masuma el uzatmamak, insani ve İslami duygulardan uzak kalmak demektir; bu da Mümine ve Müslümana yakışmaz. Bize düşen görev, yaşanan bu olaylar karşısında mazlumun duası ile Allah arasında perde olmadığını bilerek elimizden geldiğince maddi ve manevi destek olmaktır.
Mazlum ve mağdurların, yetimlerin ve öksüzlerin, yurtsuz ve yuvasız masumların hürmetine Rabbimize el açıp dua ediyoruz: Rabbimiz! Bizleri insanlığını unutanlardan değil, insanca yaşayanlardan ve insanlığı yaşatanlardan eyle! Rabbimiz: Âlem-i İslam’ı gözü dönmüşlerden, terör örgütlerinden, insanımızın içine düştüğü fitnelerden, mezhebi tefrikalardan, cehaletten, kan ve gözyaşından kurtar! Bizlere birbirimize emanet olduğumuzu unutturma, yeniden aziz bir ümmet olarak mazlumun göz yaşını silmeyi nasip eyle! Kardeşlik, birlik ve beraberlik ruhunu daim eyle!(Amin)… İbadetleriniz makbul dualarınız kabul Cumanız da mübarek olsun…