Toprağa dökülen alın teri, ideal bir düzen kurmak ve kurulmuş olanı devam ettirmeyi amaçlar.
Alın teri bir eylem sonucu dökülür ki insanda gerçekleşen, gülmek ve ağlamak gibi gerekirse rol icabı yapılmaz.
İnsan rol gereği güler veya ağlar. Fakat insanın akıttığı ter, asla rol gereği değildir. Rol gereği akıtılacak ter, eldiven ve çizmeye dolmaz. Yine rol gereği, önlüğüne kadar ter içinde kalmaz.
O hâlde alın teri vatandaşın azmini ve çalışma kararlılığını gösteren, en önemli belgedir. Doktor, toplumun gözü önünde çizmesindeki teri boşaltmıştır. Boşalttığı terin her damlası, insanların sağlık ve sıhhati için, nelere katlanıldığını gösteren belgedir.
“Alın teri kutsaldır” boşuna söylenmez.
Bir toplumun; yöneticisi, memuru, işçisi ve serbest çalışanı tüm gücünü kullanıp alın teri dökmezse onların insanlığından şüphe edilir.
Vatandaşın alın terine hürmet etmeyip onu yok sayacaksın, onu görmeden geleceksin, bu durum affedilemez bir yaklaşımdır.
Alın terine aklı başında olan, herkesin ilgi göstermesi inanç ve ahlakının gereğidir.
Toprağına alın terini akıtanlar, insanının karnını doyurmak için çalışırlar. İnsanlar toprağını ekip biçmese şehirde görev yapanlar, sebzeyi ve meyveyi bulamazlar.
Çalışanlar sıkıntı çeker ve alın terini dökerler.
Alın teriyle imzasını toprağına atmış olurlar. Bir bakıma yazdıkları destana mühür vururlar.
Alın teri boncuk gibi damlarken, çalışanın ruhu da dinlenir.
Alın teri birlik ve dirliğin, simgesidir. Bu simge vatan sınırları içerisinde yaşayan, her insan için geçerlidir.
Alın terini bu topraklar için dökmüş insanların çocukları da alın terinin ne kadar kutsal olduğunu bilirler.
Bilinir ki alın teriyle sulanan, bu topraklar kutsal kalacaktır.