Ali Ekber Osman Efendi (1876/1943)

Kendi halinde sessiz sakin ilim ve tasavvuf ehli bir kişi olup çelebi bir kişiliğe sahipmiş. Nefis mücadelesine zarar gelir düşüncesi ile, ne bir kitap neşretmiş ne de çok fazla ilim meclislerinde görülmüş… Hakkında elde edilebilen tek bilgi; 40 günde bir bir somun bayat ekmek almak için gittiği fırıncı ile 7 günde bir içtiği bir avuç suyu aldığı çeşmenin başında çamaşır yıkayan kadınlardan derlenenler olmuş… Kadınların söyledikleri; ipe sapa gelmez şeyler iken… fırıncı da nasıl söylesem; fırınında sürekli mercimekli şeyler pişiren, pek bir çapkın tabiatlı imiş…

Ali Ekber Osman Efendi’nin keşfedilmesi ise şöyle olmuş. Ünsüz yazar Halim ve de Selim Bey her zaman olduğu gibi yine tefekkür halinde imiş. Anladınız tabii; “Alimin uykusu cahilin ibadeti…” esbab-ı mucibince beyn-en nevm’i velyakaza halinde uyku uyanıklık halinde imiş… zaman ve mekana pek de bile değil; hiç de bile bağlı olmadığı için, ayakta mı yoksa yatakta mı tefekkür halinde olduğunun bir hükmü yokmuş…

Hafiften bir ses duymuş Halim ve de Selim Bey; aşağı yukarı şöyle bir şey: “ İnsanların ağzı torba değil ki büzesin azizim… Ne kadar da kolay bir şeyleri sahiplenmek… birinin takkesini başkasına takmak v.s v.s” Hafiften gözlerini aralar gibi yapmış Halim ve de Selim Bey,” konuşan da kim?” der gibi… sonra da gözkapakları yavaş yavaş kapanmaya başlamış… “An”lardan işte o “an”da göreceğini görmüş Halim ve de Selim Bey… gördüğü büyükkarakaşlı saygın bir medya mensubu imiş, göklerden gelen ben diyeyim atiye siz deyin hediye o desin armağan…

Her ne kadar sureta büyükkarakaşlı görünse de, “sireten” gözüken Ali Ekber Osman Efendi imiş…

Ta beşikte bir bebek iken; aksakallı bir dedenin bir kulağına ezan diğerine kamet okuyarak adını koyduktan sonra, hızını alamayıp “kendine benzesin deyuu” ağzına tükürürken “oradaOLACAKamaGÖRÜLMEYECEK” ben diyeyim kehaneti siz deyin şom ağızlılığı Darth Vader desin “ it’s your destiny…” kavlince geçen nice yıldan sonra belki de görülmek, bilinmek istemiş. Belki de görülür ve bilinirse; belki de artık orada olmaktan kurtulacak burada olacakmış…