Son dönemlerde artan şekilde aldatan eşlerin haberlerini duyuyoruz. İşsiz kalan ve gelir düzeyi düşen insanların kendilerine daha iyi bir hayat sunacağını düşündükleri insanlara yönelmeleri bilinen bir durum. Aldatılan kadın ve zengin erkeği avlayan kadın dizileri vb. diğer programların birçoğu maalesef algı kodlaması yapıyor. Genellikle aldatan taraf erkek sanılsa da durum görünenden farklı olabiliyor. Kadınlar da en az erkekler kadar aldatıyor. Gündüz programlarını izlemesem de annemin anlattıklarıyla; bir başka erkeğe âşık olup hatta erkeğin peşinden çoluk çocuğu bırakıp gidebiliyorlar. Gerçekten de bir annenin asla vazgeçmeyeceğini düşündüğümüz çocuklarını bile hiçe sayabiliyorlar.
Çağımızın en önemli sorunu ihanet..
Bütün suç hormonlarımızda. Aldatmanın kendisi direk cinsel amaç taşıyor. Cinsellik nedeniyle aldatmak affedilmez bir hareket olarak görülüyor. İşin özünde bunu bilen ve aldatılan taraf için büyük aşağılama ve yetersizmiş gibi duygulara neden oluyor. Bu durumda tarafların ilişki tamiri zorlanıyor. Aldatılan taraf kırılıyor. Ben de olmayan neyi buldu sorularıyla boğuşuyor. Öfke duyuyor ve intikam yeminleri başlıyor.
Ama aldatmanın intikamı nasıl alınır?
Yaşadıklarını yaşatabilecek ne varsa yapmak istiyorlar. Aldatılan erkekse sonu büyük çoğunlukla ölümle bitebiliyor. Maalesef gelenekçi toplum bunu hoş karşılayabiliyor. Kadının affetmesini istiyorlar. Bir kereden bir şey olmaz deniliyor. En önemli faktör kadının ekonomik gücü. Ayakları üzerinde durabiliyorsa ayrılma yolunu seçebiliyor. Ekonomisi orta kararda ama çocukları varsa bu sefer en önemli etken çocukları için katlanmak oluyor. Erkekler aldatma eyleminde çocuklarını da üzdüklerinin farkında değiller.
Teknoloji ve iletişimin ciddi boyutlara ulaştığı günümüzde internet yoluyla tanışıp görüşebiliyorlar. Daha esnek ve rahatlıkla bu yolu tercih edenler çok fazla. Medyada veya bulunduğunuz birçok ortamda evli oldukları halde başkalarıyla da beraber olan insanlar mevcut. Üzülerek ifade etmek istiyorum. Bu duruma düzeyli ilişkiler denilen magazin haberleri görüyoruz. Bütün bunlar durumu meşruymuş gibi karşılamamıza neden oluyor. Toplum önünde sanatçıların veya birçok üst düzeyde bulunan insanlar tarafından yaşanınca normalmiş gibi bakılıyor. Oysa aldatma aldatmadır. Yıkıcıdır. İnciticidir. Aşağılanmaktır. Hoşgörüyle karşılamak veya karşılıyormuş gibi yapmak saçmalıktır.
Toplumsal yapımıza uymayan şeyleri dizilerde destekliyor halde. Günü birlik ve maddi çıkar üzerine ilişkiler yaşayanların bunlardan rol kapmaları çocuklarımızın gelecekteki sevgi ve etik değerlere bakışını şekillendirecek.
Soru Şu;
Geleceğimizi şekillendirecek çocuklarımıza ne yapıyoruz? Bütünsel bakıldığında onlara hangi etik gerçekleri öğretiyoruz?
Yanıtını bilen var mı?