İnançlı geçinenlere; dindarlığı başkasına bırakmayanlara, soruyorum:
1-) Ülkemizdeki huzursuzluk, afetler, bereketsizlik, cinayetler, ahlaki çöküntü (zina, fuhuş, kumar, uyuşturucu, alkolizm, hırsızlıklar, cinsi sapıklıklar, tecavüzler, rüşvet, yolsuzluklar, velhasıl her türlü suç ve kötülüğün zirve yapması ); sizleri hiç düşündürmüyor ve ürkütmüyor mu?
2-) Başörtüsü konusu halledilince, her şey halledilmiş oluyor mu? Başı örtülü diye; aşırı makyajı, teşhirci kıyafetleri, lüks ve israf tutkusunu, lüks arabaları, hoş olmayan türlü davranışları, görmezlikten mi geleceğiz? Başı örtülü diye, TV ekranlarındaki saçmalıklara, kendini bilmez tiplerin, “IŞİD militanlarının altına yatmak, cihaddır” tarzındaki, tövbeler olsun- fahişeliği cihad mertebesine yükselten, manyakça sözlerine karşı çıkmayacak mıyız?
-Dalkavukluk adına, şirke giren söz ve davranışları, hoş mu göreceğiz?
-Din kardeşliğinin sona ermesine; onun yerini politik taassubun almasına ve emanetlerin ehline değil, yandaşlara verilmesine rıza mı göstereceğiz?
-Ayrımcılıklara / dışlamalara / hakaretlere / iftiralara / yalanlara / ahlaksızlıklara / İmam-Hatip mezunu geçinip de, her türlü yolsuzluğu yapan ve bu arada Milletin mübarek analarına küfredenler / Mukaddes Kitabımıza saygı göstermeyen, alay eden terbiyesizlere / Askerimizin ve polisimizin, bir avuç hain karşısında aciz duruma düşürülmesine / baskılara, zulümlere, adaletsizliklere / rüşvet ve yolsuzluklara / lüks ve israfa / karşı sessiz mi kalacağız?
Toplumun, büyük bölümü, zaten korkak / suskun ve çıkarcı oldu. Mevcut acı tabloyu umursamıyor. Bu yağmadan bana ne düşer diye düşünüyor. Genel olarak, herkesi para / mal / koltuk hırsı sardı. Ahiretin hesabını düşünenler azaldı. Ya da, haram para ile Hac ve Umre yaparak; sadece namaz kılarak, paçayı kurtaracaklarını zannediyorlar?
-Şu topluma bakınız; Evladın, ana-babaya / öğrencinin-öğretmene / küçüklerin büyüklere / karı-kocaların birbirine, saygısı kalmadı. Faiz günah olmaktan çıktı. Ticari ahlak, borca sadakat, haram-helal duygusu, kayboldu.
-Herkes, fetva makamı oldu. Tam anlamı ile “cahil cesareti” sergileniyor. Ortalığı, saçma / iğrenç fetvalar sardı. Diyanet İşleri ise suskun. İktidardan korkuyor. Hatta günahlara destek veriyor. Hutbe ve vaazlar, sade suya tirite döndü. Bol bol laf salatası yapılıyor. Faiz, rüşvet, yolsuzluk, adaletsizlik, vb. konuların yanından bile geçilmiyor.
-Toplumda, aşağı bakıp şükreden kalmadı. Genelde, yukarı bakıp haset edenler çoğaldı. Onun için de; ne bereket, ne de huzur kaldı. İşçi-işveren / zengin-fakir, birbirine düşman oldu. Dedikodu, düşmanlık, gurur – kibir – enaniyet, haram – zadelik aldı yürüdü.
3-)Türkiye; Pompei’nin son günleri tablosunu / Sodom – Gomore görüntüsünü yaşıyor. Sevgili Peygamberimizin (SAV), ifade buyurduğu, tüm kıyamet alametlerini yaşamaktadır. Peki, nedir bu alametler;
a) Zina, fuhuş, sapıklıklar artar.
b) Faizle iş görme, yaygınlaşır.
c) Depremler sıklaşır ve artar.
d) Hıyanet içinde olanlar, güvenilir kabul edilir.
e) Ana ve babalara, itaat ve saygı azalır.
f) Bina yükseltmekte, insanlar birbiri ile yarışır.
g) Şehirlerde, fitne – fesat çoğalır.
h) İçki ve uyuşturucu kullananlar, çok artar.
i) Aşağılık kişiler, yüksek makamlara çıkar.
j) Kazançta, ömürde ve işte bereket kalmaz.
k) Kuran-ı Kerim’in okunması, musiki havasına sokulur.
l) Rüşvet son derece yaygınlaşır…
Özetlemeye çalıştığım, bu alametlerin tümü, Türkiye’de fazlası ile mevcuttur.
Aklımızı, başımıza alalım. Silkinelim. Manevi ve milli değerlerimize, tekrar sahip çıkalım. Kötü huylarımızı, hırslarımızı terk edelim. Uçuruma doğru, son hızla gittiğimizi, idrak edelim…