1976 yılında Ankara’da organize olmaya başladığı dile getirilse de PKK, Ermeni terör örgütü ASALA’nın kabuk değiştirmesi ile ortaya çıkar. Bunun en önemli delillerinden biri, ASALA’nın pasifize edilme tarihi ile PKK’nın 7 Kasım 1979’da ilanıdır. Örgütün temelleri Güneydoğu’da değil, ilk olarak Ankara Çubuk ve Dikmen’de atılır.
Önceki gün konuştuğumuz ve Kürt olarak tanıdığımız bir arkadaş şunları söyledi: “Biz aşiret olarak Kürt olarak biliniriz ancak Kürt değil Ermeni’yiz, tıpkı Kürt olarak tanınan PKK’lılar gibi.
Müslüman bir Kürdün PKK’nın içinde ne işi olabilir? Olmaz, çünkü Kürtlerin çoğu ya dinine, ya da aşiret reisine bağlıdır. Bu yüzden bir Kürdün, ortak paydaları Türkiye düşmanlığı olan ülkelerin tetikçisi PKK’ya katılmasına ne İslâm izin verir, ne de aşiret reisi.
Eğer bir aşiretten bir kişi PKK’ya katılmış ise, o aşiret ya Pakrudini’dir yahut da Ermeni’dir de gerçek kimliğini gizliyordur, ya da o aşiretin reisi/ağası PKK ile derin bir irtibata sahiptir”
‘Aşiretinden bağımsız hareket eden yok mudur’ dediğimde ise “Vardır ama azdır. Onlar da genellikle Alevilerin İslâm’la irtibatı olmayan ateist grubuyla irtibatlıdır” dedi.
12 EYLÜLCÜLER GÖZ YUMDU
PKK ilk eylemini yaptığında, Eruh’ta 1 askeri katletmişti. ‘Ölü sayısı az‘ denilerek dönemin yönetimince mesele önemsenmiyor ya da önemsenmek istenmiyor.
12 Eylül döneminde PKK hakkında açılan davanın iddianamesinde, 12 Eylül 1980’e kadar 213’ü sivil olmak üzere 243 kişiyi öldürdüğü, kadrolarının Suriye, Lübnan ve Filistin ve Irak’ın Kuzey’inde olduğu kayda geçirilir.
‘HER DEVRİN CASUSU’ PKK VE DARBELER
Dindarların, milliyetçilerin, bazı sol grupların üzerinden buldozer gibi geçen 12 Eylül darbecilerinin ardındaki Duane Ramsdell Clarridge, aynı zamanda PKK’nın da akıl hocası olan gizemli kişiydi.
Clarridge, Amerikan İstihbarat Teşkilatı CIA’ın kontr-terör dairesini kurup yönetmiş üst düzey bir casustu. Sadece bununla kalmayıp, Türkiye’nin en çalkantılı yılları olan 1968-1973 arasında, Ankara ve İstanbul’da da görev yapmıştı. Bu ünlü ajan İrangate skandalında, Mehmet Ali Ağca‘nın 1981’deki Papa II. Jean Poul’e düzenlediği suikastte rol almıştı ve Bush yönetimini Saddam’a karşı kışkırtan isim olarak da anılıyordu.
Hakkındaki her suçlamaya “benim bu işlerle ilgim yok” demekle yetinen bu yaşlı kurt, 71 muhtırası ve 12 Eylül darbesi öncesinde Türkiye’ye gelip askerlerle görüşmüştü. Kendini “her devrin casusu” olarak tanımlayan Clarridge, geçtiğimiz yıl Demirtaş ile HDP’nin Washington bürosunda buluşmuşlardı. Dahası bu acımasız moruğun PKK, DHKP-C, DAEŞ gibi terör örgütlerine Abraham Golan‘ın başkanı olduğu Blacksand Group şirketi ve General Terry Sullivan üzerinden strateji desteği verdiği ileri sürülüyordu.
Eylemleri “eşkıyalık” olarak nitelenip üstü örtülen PKK, ilk en büyük eylemini 15 Ağustos 1984’de yaptığında işler çoktan çığırından çıkmıştı. Kanı gıdaya dönüştüren Ermeni örgütü PKK, Türkiye’nin en karanlık yılları olarak tarihe geçen 91-93’de ciddi katliamlar yapar. 1993 yılı başında tek taraflı olarak ateşkes ilan etmesine rağmen, Mayıs 1993’de silahsız 33 eri otobüslerden indirerek kurşuna dizer.
Sonrasında 98, 99, 2004 ve 2009’da ateşkes ilan etse de, her ateşkesini kanlı eylemlerle yine kendisi bozar. Kemal Kılıçdaroğlu, Mustafa Kamalak ve Doğu Perinçek‘in yakın dostları Esed Suriye’sinde kamplar kuran, Kürt olmadığı halde Kürtçülük yapıyormuş gibi davranan ateist Öcalan, Türkiye’nin baskısı neticesinde 1998’de Suriye’yi terk eder, ancak 15 Şubat 1999’da Kenya’da yakayı ele verir.
Öcalan’ın talimatıyla PKK taktik olarak 2002’de kendisini feshettiğini ve ‘Kürdistan Demokratik ve Özgürlük Kongresi’ KADEK’i kurduğunu duyurur. 250’den fazla solucan tipi yan örgütlerinde olduğu üzere bu isim de pek kullanılmayarak PKK ismi devam ettirilir.
ULUSLARARASI BİR KONSORSİYUM
PKK’nın uyuşturucu trafiğini yönetmek ve Türkiye’ye diz çöktürmek için ABD, Rusya, İsrail, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Yunanistan, Belçika, Danimarka, İsveç, Ermenistan, İran, Suriye ve daha pek çok ülke tarafından kullanıldığını yedi düvel biliyor. Bu ülkelerin pek çoğunun silah, insan, taktik ve istihbarata kadar her türlü desteği sağladıklarını da…
Olup biten her şeyin farkında olan Erdoğan liderliğindeki AK Parti ise büyük bir risk alarak, hem Kemalist rejimce Kürtlerin gasp edilmiş haklarını iade etmek, kötü niyet veya terör nedeniyle ihmal edilmişliğini ortadan kaldırmak, hem de Türkiye’nin önündeki bu ayak bağını bertaraf etmek için 2004’den itibaren güçlü ve kararlı adımlar atmıştı.
Tayyip Erdoğan ve hükümeti, Kürtçe konuşmaktan Kürtçe isim koymaya uzanan ne kadar yasak varsa bir bir ortadan kaldırmakla kalmadı, bölgenin alt ve üst yapı sorunlarını çözdü. Oslo görüşmelerinin bir neticesi olarak ortaya çıkan kansız günler başlatılmış, bu sayede bunalan bölge halkı huzura kavuşmuştu. Gençler ise gelecekten ümitvâr hâle gelmiş, kardeşlik önemli ölçüde yeniden tesis edilmişti. İşte AK Parti’nin “suç”u da bütün bu iyi şeyleri yapmaktı.
Bu işlerin gerçek faili CHP ile kavmiyetçilik davası güden MHP’nin Erdoğan’a atfettikleri suç da bu.
Yüz yılı çalınan Türkiye narkozdan uyanmaya ve tarihteki şanlı günlerine doğru adımlar atmaya başladığında “Gezi ayaklanması” adlı alçakça bir girişim başlatıldı, ama Türkiye sendelenmedi. 17/25 Aralık FETÖ darbe girişimi denendi, o da olmadı. 7 Haziran sonuçlarından cesaret alan küresel sistem, PKK’yı yeniden namluya sürerek Türkiye’yi sendeletmek istedi, yine olmadı. Şimdi şehirlerde bomba patlatarak, turizm, ekonomi ve huzuru baltalamak istiyor ama yedi düvel bilmeli ki yine başaramayacaklar!
Her bombadan sonra borsa yükseliyor, AB, Türkiye’ye daha da muhtaç hâle geliyor, halk safları bir kez daha sıklaştırıyor. Bu ise içte ve dıştaki eli, kalemi, dili, silahlı teröristleri/necasetleri çileden çıkarıyor.
‘ŞECAAT ARZ EDEN MERD-İ KIPTÎ SİRKATİN SÖYLER’
Başaramadıkları için çileden çıkan, çileden çıktıkça da lağıma saplanan PKK’nın solucan örgütlerinden biri olan HDP’nin Genel başkanı Demirtaş, “karşılıklı tahkim edilmiş ateşkes” diyerek ‘şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler’ misali, yaşananın “savaş” olduğunu söylemeye kalkarken, kendisinin de “terörist” olduğunu ifşa/itiraf etmiş oluyor.