Teknolojik modern yaşam tarzına karşı, sakin hayatı savunan nüfusu elli binden küçük şehirlerde uygulanan bir çevre modeli. Birçoğunuzun günlük tempodan uzaklaşmak istediğini ve keşke dediğini duyar gibiyim. Zaman farklı dilimler içerisinde seyri seferine devam ederken, gittikçe gelişen ve üreten bir dünyayla da karşı karşıyayız. Zaman; bilgi akışını hayatımıza sürüklemekte ve akıl – zekâ paralelinde tercihler yapılmaktadır. Bana büyüklerimin anlattığına göre eskiden liseyi bitiren öğretmen olabilirken şimdilerde öğretmen olabilmek için üniversite şartı ve KPSS şartı da gelmiş bulunmakta. Gerçi eski imkânlar, şimdilerde en üst seviyelere ulaşmış durumda. Teknoloji bir taraftan hayatı kolaylaştırırken diğer taraftan da zorlaştırmakta.
Çoğu zaman işe girebilmek için dil ve bilgisayar programlarını bilmeniz gerekiyor. Bazen bir dili bilmek yetmiyor. Onun yanın da çok daha farklı meziyetleriniz de olmak zorun da. Üniversiteye gidip okudunuz. Örneğin bir diş hekimi oldunuz. Kendi imkânlarınızla bir yer açtınız… Eskiden bir röntgen cihazının kumanda düğmelerinin kontrolünü öğrenmek yeterliyken, şimdi onunla çalışan bilgisayar programlarının detaylarını da öğrenmeniz gerekiyor.
Çok bilgi akışı, daha fazla bilgi alma ve uygulama veya bunu zorunlu olarak yapma, çalışan insanlarda ki stresin had safhaya ulaşmasını kolaylaştırmakta. Dinlenmekle geçmeyen onulmaz yorgunluluklar, yerini kızgınlıklara ve hayatta ki lezzetlerin tadılmamasına / ertelenmesine sebep oluyor. Hayat hızlı bir şekilde akarken vakitsizlik en büyük sorun olup içimize yerleşiyor. Hızlı ve yorucu bir hayat; içerisin de iki şeyi barındırır. Birincisi para, diğeri ise her şeyin daha fazlasını isteme istemi…
Önceliğimiz arasında para birinci sırada ise aile ikinci plana düşüyor. Bir baba veya anne için çocuk ikinci planda; iş, birinci planda ise bu insanların anne veya baba olduklarını düşünebilir miyiz? Vakitsizlikten vakit bulamayan anne ve babalar yalnızlaştırdıkları çocuklarının vebalini nasıl ödeyecekler. Fakat zamanı gelince bundan çok eminim ki büyük bedeller ödenecek/ödetecekler. Evet, ertelediğiniz ne varsa, sağlığınız, çocuğunuz, eşiniz, anneniz, babanız…
Tercihlerinizi istekleriniz belirler. Siz eğer parayı önceliğiniz haline getirmişseniz, tercihiniz paradan yana olacak ve çocuğunuz veya eşiniz ikinci planda yer alacaktır. İşi veya aileyi ikinci plana atmak veya atmamak sizin tercihinizle yani isteğinizle ilgili bir durum olmaktadır.
Teknoloji beraberinde yalnızlaştırmayı gerektirdi / mecbur etti. Televizyon – insan, bilgisayar – insan dost oldular. Gerçekte yaşanılması gereken lezzetler lokal olarak sadece beyinde sınırlandırıldı. Yaşanılması gereken boşlukların, parayla kapatılması sağlandı. Çocuğa bir anne yeterken, oyuncak bebeklerin sevgisi verildi. Oyuncak arabalarla, bebeklerle bu duygu boşluğu kapatılan çocukların ileriki yaşamların da nasıl bir duygu ile hareket edecekleri meçhul değil. Bilinen ve bir o kadar da gerçek olan şu ki; içine kapanık, konuşmayı sevmeyen bir erkek/kız modeli olarak, karşımıza çıkmalarını tahmin etmek, hiç de zor değil.
Dolayısıyla biraz yavaş yaşama, hızımızı kesip farkındalık içerisinde olmamız gerekiyor. İş yoğunluğunu arttıran bütün nedenlerden uzaklaşmak ve ailemize daha fazla zaman ayırabilmek için bir citta’ slowa yerleşelim mi?
Hasret abla nasılsınız iyisinizdir inşallah.Yazılarınızı takip ediyorum,beğeniyorum.Kaleminize,yüreğinize sağlık…