Şüphesiz ki toplumun temelini aile oluşturuyor. Aile dağılınca yuvalar bozuluyor, çocuklar perişan oluyor, ardından huzursuzluk ve ahlaksızlık geliyor. Cinayetler, düşmanlıklar, kin, öfke derken ciddi bir husumet ve kargaşa doğuyor. Bütün bunlar toplumun temeline dinamit koyan hadiselerdir.
Türk toplumunun en temel unsuru ailedir. Aile dağılırsa toplum huzursuz olur, huzurlu ve mutlu bir yaşam olmaz!
Görünürde olan boşanma nedenleri sayılmış olsa da; özünde İslami, ahlaki ve insani değerlerden uzaklaşmamız geliyor. Doyumsuzluğa ulaşan istek ve arzular, sıkıntılara birlikte göğüs gerememek, ahlaki değerlerden uzaklaşma ve karşılaşılan hadiselere sabır gösterememek boşanmaları gündeme getiriyor.
Boşanma çözüm mü? Elbette hayır!
İslami ve ahlaki değerlerden uzaklaşmayı en başa koyarsanız çözüm bulmanız da kolaylaşır. Çünkü İslam evliliği kutsal bir müessese olarak görüyor; kadın ve erkeği birbirine Allah’ın emaneti olarak takdim ediyor.
Çocukları da bu huzurlu yuvanın meyveleri olarak!.. Evliliği sadece cinsel bir birliktelik değil, huzur ve ahlâkın da temeli olarak değerlendirmeliyiz!
Günümüzde İslami ve ahlaki değerlerden uzaklaşma böyle bir sonucu kaçınılmaz kılıyor. Doyumsuz istekler, aşırı israf duygusu, olaylara sabır gösterememe ve aile içi şiddet boşanmaları hızlandırıyor.
Boşanma bir çözüm mü? Maalesef çözüm olmadığına şahit oluyoruz. Boşanma sonucu yaşanılan hadiseler daha vahim…
Aileye neden boşanıyorlar diye bakmak yerine boşanmalara nasıl bir çözüm bulabiliriz sorusuna cevap aramamız gerekir.
Sorun hepimizin genel sorunudur… Boşanmalar arttıkça huzursuzluklar artacak, husumet ve düşmanlık çoğalacak, çocuklar perişan olacak ve toplumun düzeni bozulacaktır. Nitekim yaşanılan bütün hadiseler bunu gösteriyor.
Her konun özünde eğitim olduğu gibi bu konunun özünde de eğitim yatıyor. Ahlaki, İslami ve insanı yaşam eğitimi!.. Eğitim beşikten mezara kadar olmalıdır, ki öyledir; siz de bu eğitimi beşikten mezara kadar sürdürmek zorundasınız.
İslami ve ahlaki eğitimi tartışanları farklı bir kefeye koyarsanız isabet etmiş olursunuz. Çünkü her dönemde yanlışı savunup sapkın düşüncelerin peşinden koşanlar olmuştur. Bunlar ahlaki değerleri çiğneyen sapkınlardır. Bunları aza indirip Pasifize etmelisiniz…
İslami, ahlaki ve insani eğitimi; okulda, ailede, toplumda ve kurumlarda ele alıp nakış nakış işlerseniz karşınıza seçkin ve nezih bir toplum çıkar. Böyle bir toplumun temelini de aile oluşturur.
Kurslar mı, evet; yaygın eğitim mi, evet; örgün eğitim mi, evet; dini eğitim mi, evet… Kurum ve kuruluşlarla top yekün bir eğitim yürütüp aile yuvasını korumak zorundasınız.
Milli Eğitim, Halk Eğitim Müdürlükleri, ilgili kurumlar, hatta sivil toplum kuruluşları bu eğitime destek olup birlikte yürütmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı İl Müftülükleri ile birlikte aile huzur toplantı, seminer ve kursları düzenlemelidir.
Kurum ve dernekler projelerle aile yuvasının korunması ve devamı konusunda eğitime yönelik projeler hazırlayıp sunmalıdır… Diyoruz ya: aile dağılırsa toplum dağılır; aile huzursuz olursa toplum huzursuz olur; aile yıkılırsa toplum yıkılır. Huzur, güven ve kardeşlik arıyorsanız aileyi güçlendirmek zorundayız.
Ahlaksızlığı ve sapkınlıkları önlemek istiyorsanız kutsal aile ocağını yaşatmak ve ayakta tutmak zorundasınız. Aslında buna da mecbursunuz; huzur ve güveniniz için aile düzenini korumak zorundasınız. Aile düzeni bozulursa toplumun düzeni de bozulur.
18 yıldır iktidarda olan siyasi heyet ve zihniyet; bu yazıda dağinilen aile,boşanmaların önlenmesi, İslâmi eğitim ve benzeri konulara çok önem veriyor ya da öyle görünüyor. Sonuç, tam bir hüsran: Boşanmaların, parçalanan ve dağılan ailelerin sayısında ciddi artışlar olmuştur. Fuhuş, hırsızlık, yolsuzluk, hukuksuzluk katlanmış ve en önemlisi, üzücüsü, acısı da tüm bunların önlenmesi bir yana araştırılması ve ortaya konulması bile engellenir duruma gelinmiştir. Bu yöndeki sorular, araştırma önergeleri mecliste red edilmektedir. Bu yöndeki olaylara, haberlere, yargılamalara mahkemeler kanalıyla ulaşım, erişim yasağı getirilmektedir. Kamu yönetiminin kanuniliği, ciddiyeti kalmamış, devleti oluşturan bütün kurumlara duyulan güven ciddi şekilde azalmış; devlet, adeta devlet olmaktan çıkmıştır. // Daha ne desem ki!