Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Bu gün takvim yaprağı Pazarı gösteriyor. Gösteriyor göstermesine de bence bu gün günlerden en hatırlanası zaman___
AHDE VEFA
Peki nedir diye sorsam kaç kişi hatırlar?..
Gelin hep birlikte bakalım ahde vefa neymiş ve yeniden hatıralarımızı, anılarımız tazeleyip AHDE VEFAYI gün ışığına çıkarıp aklımıza yazalım. Yazmak iyidir akılda kalır. Derler ya; “söz uçar yazı kalır” diye erenler…
Ama şunu hiç unutmayalım ki ahde vefa konusunda;”Hayat, kıymet bilenlerle yaşanacak kadar güzel. Vefasızlar için israf edilmeyecek kadar değerlidir.”
Şimdi bakalım TDK nasıl tarif etmiş açıklamış AHDE VEFA sözünü…
Ahde vefa nedir?..
Ahde vefa iki farklı anlama gelmektedir. İlki dini terim olarak diğeri ise hukuk terimi olarak manası vardır.
Birinci anlamı: Dini ve ahlakı açıdan anlamı verilen sözü tutma, sözünde durma manalarını taşımaktadır.
İkinci anlamı: Hukuki açıdan ise “Taraf devletlerin yaptıkları antlaşmalara uyma zorunluluğu.” anlamına gelmektedir.
Birde tek başına kullandığımız ama sonuna takılar(redif) koyduğumuz VEFA kelimesi vardır Türkçe’mizde…
Vefa ise şöyle tanımlanır:
İnsan olabilmek için gereken en yüce erdemlerden biri de vefalı olmaktır. Bu sebeple vefa kelimesinin sözlük anlamı merak ediliyor. Arapça kökenli olan vefa kelimesinin TDK tarafından belirtilen anlamları şu şekilde:
1- Sevgide bağlılık
2- Minnettarlık
3- Sözünde durmak
4- Borcuna sadık olmak
5- Dostluğu sürdürmek
6- Sadâkat
Şu üçüncü anlama dikkat edelim dostlarım: Tutma değil, durma. İkisi çok farklıdır bildiğiniz üzere…
Vefalı olan kişilere vefakâr denilir. Vefasız olanlara ise olumsuzluk, yokluk anlamına gelen bir ön eki ile oluşturulmuş “bivefa” sözü kullanılır. Vefalı olma kısaca kendisine yapılan iyilikleri unutmama ve gerektiğinde karşılığını ödeme anlamına gelir. Verilen bir sözün tutulması, gönül bağı kurulan dost, arkadaş, aile, sevgiliyi yarı yolda bırakmama gibi manalara gelir. Elbette en büyük vefakârlık, yüce yaratıcıyı tanımak, verdiği nimetlerin kıymetini bilmek, kulluk görevlerini eksiksiz yerine getirmektir. En büyük nankörlük ise kulun Rabbini inkâr etmesidir. Tasavvufta vefa “ezelde, bezm-i elestte Allah’a verilen söze, misaka bağlı kalmak” şeklinde tanımlanmaktadır.
Vefa dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir. Kişiye hem hayattayken hem de öldükten sonra vefa göstermek vefalı insanların en temel özelliğidir. Vefalı insanlar özellikle öldükten sonra sevgisi ve ilgisini devam ettirir. Ölen bir kimseye az bir vefa göstermek, hayatta yapılan çok iyiliklerden daha makbuldür. Çünkü insan, hayattaki arkadaşına bir iyilik edince, belki bir karşılık bekleyebilir. Öldükten sonra yapılacak iyiliğe riya karışması zor olur.
Tabi ki bir kerpiç parçasından hiç kimse vefa beklemez. Vefa, insana yakışan ve insana has bir haslettir. Bir müminin şahsiyet inşasında, gönül dünyasının olmazsa olmaz temel direklerinden biridir.
İslam da;
Vefa, ödemek, yerine getirmek ve yetişmek manalarına gelir. İnsanlara karşı maddi ve manevi borçlarını ödemek, sıkıntılı anlarında din kardeşlerinin imdadına yetişip onların ihtiyaçlarını karşılamak vefanın ihtiva ettiği manalardandır.
En büyük vefakârlık ise, yaratanını tanımak, kulluk görevlerini yapmak O’nun verdiği nimetlerin kıymetini bilmektir…
Vefakârlık; kadir kıymet bilmek ve kendisine yapılan iyiliği unutmamaktır.
Rasûlullah (s.a.s.): “İnsanlara teşekkür etmeyen kimse Allah’a da şükür etmez.” (Ebû Dâvud, Edeb 11) buyurmuştur.
Bu nedenle insanların yaptığı iyiliklere teşekkür etmeliyiz, nankörlük, yapmamalıyız. Nankörlük ise iyiliğin değerini bilmemek veya kendisine yapılan iyiliğe kötülük ile mukabelede bulunmaktır. Bir insanın vefa göstereceği, sözünü tutacağı ilk makam, Rabbi’nin makamıdır.
Vefa demek illa birinin size bir şeyler alması, hediye etmesi, maddi kazançta bulunmanızı sağlaması değildir.
Birinin selamına karşılıkta bir vefadır, bir gülümsemenin karşılığı da vefa borcu olduğu gibi iki kelam lafın da bedeli Ahde Vefa’dır yazıktır kendimize bu kadar kötülük yapmayalım…
Ahde Vefa denilince aklımıza gelenleri şöyle sıralayabiliriz. Deriz ki;
Sözünde durmak Ahde Vefa’dır…
Özümüz ve sözümüz doğru ise bu da Ahde Vefa’nın içine girer…
Ahlakın en önemli prensiplerinden biridir…
Üstelik ahlaki bir borçtur…
Hukukun temel ilkelerinden birisidir Ahde Vefa…
Hangimiz ne kadarını yapabiliyoruz borç ödememizi. Ne kadar hatırlıyoruz Ahde Vefayı…
İnsani ilişkilerde vefakârlık diğerkâmlığın nişanesi olup dostluk ve muhabbeti pekiştiren ahlaki bir ilkedir.
Vefalı insan, dost, düşman herkesin güven ve emniyet duyduğu kimsedir. Ahde vefa ise; sözünde durmak, yaptığı anlaşmaya sadık kalmak, özünde ve sözünde doğru olmak manalarına gelir. Kulun, Allah’a; ümmetin, peygamberine; müridin, mürşidine; dostun, dostuna; aile fertlerinin, birbirlerine; milletin, vatanına sevgi ve sadakatidir.
Bu sebeple eşimize, çocuklarımıza, akrabalarımıza, komşularımıza, arkadaş ve dostlarımıza karşı vefalı olalım. Onları sevinç ve üzüntülü günlerinde asla yalnız bırakmayalım. Vefalı olanı Allah sever kullar da sever. Ne mutlu vefalı olmaya gayret edenlere!..
Bir an için “ahde vefa ilkesinin” dünyadan kalktığını düşünün. Ahlak, hukuk, devletler, ticari ve sosyal ilişkiler çöker.
Bu ilke özellikle devleti yönetme erkini ele geçiren siyasetçilerde en aranması gereken özellik olmalıdır.
Konfüçyüs “İnsanları erdemle ve ahlâk kuralları ile yönetirseniz, o zaman onlar hem şeref ve utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır” demiş.
Fakat ahlak kuralları ile yönetmesi gereken devlet adamlarının kişisel etik anlayışı, yaptıkları eylemin ahlaki doğruluğu, kişinin vicdanı tarafından belirlenir. Denetlenemez, güçlü, otoriter yöneticiler yaptıkları ahlak dışı uygulamalar için çok rahat kılıflar uydurabilir.
Vefa’nın sadece bir semt isminin haricinde kutsal değerleri içinde barındırdığının farkında mıyız dostlar… Umarım tüm insanlık farkındadır…
Ahde Vefa’nın sadece karşı taraftan mı gelmesini bekliyoruz…
Vefalı olmak artık moda olan uyanık olmamak mı?
Hadi canım sendeler yüzünden mi ‘Ahde Vefa’dan vazgeçtik
Ve dahi bunun gibi sıralayacağım ne kadar çok soru var ki farkındasınızdır.
Hülasa, sevilen veya sevilmesi gereken kimselere verilen değerin bir nişanesidir ve dostluk borcudur vefa. Kişinin sözünün eri olup dostunu/dostlarını hatırlamak, iyiliklerini unutmamak ve kendi sorumluluğunu hissetmektir vefa. Rabbimiz insanı, sözünü tutacak fıtratta yaratmıştır; vefasızlık fıtrata ters düşer.
Bir ömür aile hukukunu gözetip vefa gösteren eşlere, hocasına karşı vefalı davranan talebelere ve dostlarına karşı vefa takdirini hak eden tüm aziz canlara binlerce selam olsun!
Her şeye rağmen kusur aramaya başlarsak, kusursuz insan olmadığını görürüz. Aramayalım. Arayacaksak da, önce kendimizden başlayalım dostlarım.
Ve kadim kural: ”Tahammül eden, şikâyet edenden daha fazla itibar görür.”
İşte bundan dolayı, konuyla ilgili olarak, en kıymetli tavır, bir bilenin şu sözüdür: “Dostlarınızdan bir vefasızlık görürseniz, onları sakın kırmayın. Üslup ile geri çekilin.”
Bunu ben denedim, sizlere de tavsiye ederim…
Tüm bunların başında sevgi gelmektedir dostlar. İçinde sevgi olan her şey güzeldir. Sevgi olmazsa kalbimizde, bunları başarmak mümkün değildir.
Son sözleri Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerime ve biz insanlar tavsiye ve öğütler gibi değerli bir hazine bırakıp göçen Hazretlere bırakıp gidelim:
“(Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki) … Antlaşma yaptığı zaman (ahde vefâ gösterir) sözlerini yerine getirir…” (el-Bakara, 177)
“Gamım pinhan dutardım men dediler yâre kıl rûşen
Disem ol bi-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı?” – Fuzuli
“Su üstüne yazdığın yazıdan vefa umarsan iki elini ısırarak dönersin. Rüzgâr, insandaki heba ve arzudur.” Mevlana
Cafāsız vafālıġ tilese kutun / yüzi kör ḳılınçı wafā ol bütün [Zahmetsiz vefalı birini dilese canın, yüzünü gör, ahlakı tümden vefa onun] – Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacib)
Haydi o zaman dostlar kulak verin şu sözlerime:
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Sevgi dolu, mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim sizlere; Egenin incisi İzmir’den, bu gün yeniden nefes aldıran Rabbime şükürler olsun diyerek, gönül soframdan gönül sofranıza sevgi ve muhabbetler gönderiyorum…
Bu Pazar ömrünüzde geçireceğiniz en güzel gün olsun, öyle bir Pazar gününüz olsun ki geçmiş bile onu eskitemesin dostlarım…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın. Bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#
Bu makalede, araştırmama yardımcı olan Google Asistana teşekkür ederim…