Bip….Bipp…
Ah o da ne!?”
Tam uykuya geçmiş, dalmak üzereyim ki, o rahatsız edici bildirim seslerini duyuyorum.
“Bip…Bip”
Telimi acil olabilir diyerekten alıp bakıyorum ki, saat sabahın 02:00 suları… Facebook’dan mesaj gelmiş. Okuyorum. Neymiş efendim?
” Bir şiir yazdım, okuyup beğeni yapar mısınız?”
Hay senin şiirine…
Tabi nezaketen okuyorum.
Yazdığı şiir olsa bari…
Sevdim, özledim, yandım, bittim ler…gırla…
Sayfasına haksızlık olmasın diye şöyle bir inceliyor gözlerim, ‘ Yok, kafama göre de değil sayfası, ‘ diyorum içimden. Zat, oyun oynamış bolca…
Hemen arkadaş listemden siliyorum.
‘ Şimdi gel de uyu istersen Emine,’
Tabi o dakikalarda uykum kaçıyor…
Tam uzanıp yatıyorum ki,
” Bipp…Bip…Bip…”
Yahu ardı kesilecek gibi değil bildirimlerin…
Mesaj bölümünde online olduğumu gören arkadaşlarım tek tek “merhaba” yazmaya başlıyor tabi…
Telimi sessize alıp, kapıyorum.
Uykum gelsin, diye öyküler yazıp duruyor beynim. Tabi hiçbirini sabaha anımsayamadığım ilginç esinti perilerim sayesinde uyuyorum…
Durun daha bitmedi sıkıntım!
Bu bip, biplerin sabahı da var!
Sabah erkenden uyanıyorum.
Telefonuma uzanıyor elim…
Akşam esintilerimden anımsadıklarımı, not etmek adına geceyi düşünüyorum.
Ah, yine mii?!
Telimi eline alır almaz mesaj baloncukları ile ekranım bildirilerle doluyor.
Bipp…Bippp…
Hay bipler gidesi!
Yazmaktan vazgeçiyorum. ‘Şu msg bölümünü yeniden pasiflesem mi, acep?’ diye düşünüp duruyorum.
İnsanları ben rahatsız etmekten çekiniyorum, lakin onların lüzumsuz mesajları canımı sıkıyor.
Kıymetli arkadaşlarım, açıkçası, ben artık yoruldum!
Sizlerden özelime ne,
Reklam,
Siyaset,
Din,
Zevkleriniz,
Yemek, tatlı tarif vs…vs…vs..
Tartışma ve becerilerinizi okumak istemiyorum.
Ve hatta, bu sözlerim istisnalar konu dışıdır.
Hani, o karısını uyutup, gece çapkınlığa çıkmış beyleredir, az sonraki yazacaklarım.
Lütfen, diğer arkadaşlarım sakın alınmasınlar, uyarılarıma…
Bakın!
Sizlerden ne gözlerimin güzelliğini duymak,
Ne gülüşümün sizde bıraktığı etkiyi okumak,
Ne kızıl saçlarıma dair bir iltifat dahi, vs mesajları özelden yazmanızı hiç istemiyorum..!
.
Yahu çıldırmak işten değil!
İsmini burada açıklayıp onu rencide etmeyeceğim. 75 yaşında emekli öğretmen olduğunu yazan bir kadın dahi, büyük harflerle bana şöyle bir mesaj yazmış:
” Güzel Kızım Merhaba,
Oğlum seni ölen eşine benzetmiş. Sana onun telini veriyorum. Görüş onunla. Seni gelinim olarak bana getirsin. Ölmeden önce oğlumun mürüvvetini görmek istiyorum. Oğlum da öğretmen…”
Ve mektuplar, mesajlar, oğlunun fotolarını göndermeler aynı hanımefendiden devam eder.
Nihayetinde listemden çıkmış ki, kurtuldum.
Tamam, beğeni herkesin hoşuna gider. Aynaya bakıp da o gün kendisini iyi görmeyen biri; yüzünü ekşitmez mi ki?
‘ nasıl daha iyi görünürüm, acaba?’ diye söylenmez mi? Söylenir elbette…
Ama ben fiziğime değil, yazdıkPişiren/ yazdıklarınız edebiyat, sanat kokan özgün metinleri okumak/ okutmak ve sizlerle olmaktan keyif alPişiren
Bunun dışında herhangi bir beklentim yoktur..!
Rica ediyorum, acil olmadıkça özelden, hele gece gece, yüreğimi ağzıma getirmeyin!
Bana ileti dahi yazmayın.
Yazılarımın altında yorumlarınızla sizlerle söyleşiyor, sizi okuyorum zaten.
Lütfen ?
Selam, saygı ve sevgilerimle
Emine Pişiren