AĞLAYAN İSTANBUL
Boğa meydanından Bahariyeye doğru yürüyorum.
Bağır bağır, bağırmak geliyor içimden.
Her adımda bir taş vuruyor ruhuma.
Kendimi, bir İngiliz, bir Fransız,
Bir Amerikan caddesinde hissediyorum.
Köşe başında bir dede, bakışları mahcup;
Cam kırıntıları içinde bakıyor İstanbul’a.
Çünkü, vitrinlerde yazılı bir tek Türkçeye rastlayamazsın.
Aaa! Yalnız, bir tarihi hamamı yıkmışlar.
Yerine bir beton yığını dikmişler.
Kenarına da tarihi eser diye bir yıkık duvar bırakmışlar.
Üstüne de Türkçe “Tarihi Eser” yazmışlar güya.
Yılbaşı dolayısıyla, Noel ağaçlarıyla süslemişler.
Işıklandırmışlar caddeleri boydan boya.
Bilmiyorlar ki Noel baba gökyüzünden
Kendi çocuklarına oyuncak,
Orta doğudaki Müslüman çocuklara bomba yağdırıyor.
Buranın neresi ?
-Kadıköy.
Sadece Kadıköy mü?
Her yanda
Türklüğümüz, Türkçemiz kaybolmuş.
Fatihin İstanbullu bu mu dedim.
İstanbul’u yıldızlara şikayet ettim.
Ulubatlı Hasanın ruhu gelmeli.
İstanbul’u yeniden fethetmeli.