Okula yetişebilme endişesi taşıyorduk. “Kardeşime biraz çabuk olalım.” Dedim. Her hafta geç kalmak, öğretmene sözümüz kalmamıştı. Gerçi öğretmen ve müdür bizim pazara hafta günü sebze götürdüğümüzü biliyordu.
Pazar ve sebze olduğu sürece bu böyle devam edecekti. Yaptığımız yarım saat önceden koşturmaya başlamaktı. Öyle de yapıyorduk. Sebzeyi akşamdan hazır ediyorduk ve sabah ışırken kalkıp pazarın yolunu tutuyorduk.
Pazara babaannemize sepetleri bırakıyorduk. Sebzeyi sattıktan sonra, öğle tatilinde sepetleri alıp eve taşıyorduk.
Yazdan kalma bir son bahar günü, sepetleri pazara bıraktık ve eve dönüyoruz. Yolun kenarında ağlayan çocuğa rast geldik. Ağlayan çocuğa “Aman bize ne” aldırmadan geçemezdik. Sonuçta geç kalmak da işin ucunda bekliyor. Yapılacak olan hemen sorup gitmek. Yoksa müdürün yanında dikilirsin, tercih senin dedim.
Kardeşim geç kalmayı belli ki, dikkate almadı. Çocuğa yaklaştı. Niçin ağlıyorsun dedi. Anan, baban nerde dedi. Köpek eniğine yaklaşırsın enik daha çok bağırır ya çocukta aynen öyle nasıl çığrışıyor anlatamam. Kardeşim annen geliyor bir yere ayrılma dedi ve eline bir parça ekmek ve helva verdi. Çocuk ağlamayı kesti ve yemeye başladı.
Çocuk mağara devrinden kalma gibi yırtık, kabanlara sarılmış gibiydi. Üzerinde ki, gömlek ve kazak renk değiştirmiş, tanınmayacak hâldeydi. Ayağı çıplak ve birinde de lastik yoktu. Eli yüzü kir pas içerisinde, gözleri kızarmış ve eşofmanı yıpranmıştı.
Kardeşimin verdiği ekmek ve helvayı öyle iştahla yemeye başladı ki. Sesi çıkmaz oldu. Buradan bir yere gitme, annen biraz sonra gelecek dedi.
Eve koşmaya başladık. Eve vardık, hazırlandık ve okula koşmaya başladık. Alttan gittik ve okula zamanında vardık. Nefes nefese sınıftan içeri girdik. Geç kalmakla ilgili işlemlerden kurtulduk. Çocuğu görmedik, çünkü onlar üst yolda idiler.
İlk ders sosyal bilgilerdi. Sosyal bilgilerde, yolda rastladığımız çocuk konumuz oldu. Çocuğun davranışı, annesinin peşinden yollara düşmesi ve ağlaması. Ekmeği verince susması. Ne kadar acıktığını konu olarak anlattık.
Öğretmenimiz, sosyal olayların çevresel olduğunu hemen herkesi ilgilendirdiğini söyledi. Yapılan çalışmaların ise boşa gitmeyeceğini söyledi