Tek katlı kır evi, ağaçların arasındaydı.
Eviniz değişik ve çok güzel kurulmuş, dedim.
İspanya’dan örnek aldım. Fakat ağaç ev olmalıydı, bilemedik.
Kuruluşu güzel, çok amaçlı fakat günlerin getirdiğine açık değil, her an yenilik istiyor. Katlanıyoruz ve yaz tatilimizi doğayla birlikte geçirmek için bu arsayı satın aldık, dedi.
Gözlerime baktı ve yaşantısını anlamlandırırcasına, meğer her şey sevdiklerinle güzelmiş. Bütün buraların düzenlemesini yapan, her noktasında emeği olan, hayat arkadaşını kaybedince gözün bir şey görmüyor, dedi.
“Üzüldüm, derdinizi açmak istemezdim,” dedim.
Her kelimem, ona yaşantısından bir şeyler hatırlattığı için özür dileyerek soruyorum. Çevre düzenlemesi için “Onun elinin değdiği biçimde kalmasını istiyorum,” dedi. Katılıyorum fakat bir konuyu acaba kaçırıyor musunuz? Dedim.
Yüzüme baktı, samimiyet testi dedim içimden ve ekledim. Her şeyin güzel olmasını istemez miydi? Örnek, karşıdaki beyaz çamın dibi ve onu saran yabanileri otları temizlemek istiyorum, dedim.
Başını salladı, notunu aldım ve çam fidanının dibini ve çevresini düzenledim.
Geldi, güzel oldu, derken gözündeki damlaları gizleyemedi.
Aylarca okyanusta sudan başka bir şey görmüyorsun. Ondan olsa gerek bir saati de ağaçlar arasında geçirmek istiyorum, dedi.
Kaptanlık kolay değil, ailenden uzakta duygularının esiri durumundasın. Görevinin idrakindesin, yaşamı seviyorsun. Personelle önyargısız samimiyet içindesin. Onların kendilerine göre geleneklerine katılırsın, kitap okursun, yine de ailenle olan samimiyeti bulamazsın.
Hiçbirinden sır saklamadan açık konuşurum, ölçülü hareket ederim. Tatilimiz bir ay sürer ve buraya gelmeye can atarım. Kışın soğuk olduğu için iznimi ona göre alırım.
Ağaçlar arasındaki kır evi, disiplinsiz görülen fakat dikkatli ve disiplinli bir tarzda yapılmıştı. Mimarı çok zevkli, dedim.
Mimarın elinin değdiği yere dikkat ettiğimizde güzelliği fark etmemek mümkün değildi.
Bahçede domates, salatalık ve biber fidanlarının meyve vermiş durumları etkileyiciydi.