Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan…
Aç kollarını__________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
AFFETMEK
Ta ki gerçekten affedecek bir şey olana kadar, affetmek çoğu insana iyi bir fikir gibi görünür.
Şu var ki; Affetmek sizi özgürleştirir..
Affetmek bir sanattır. Bazı insanlar “Ben çok affediciyim, hemen unuturum” diye övünürler. Size zarar veren bir insanın yaptıklarını hemen unutuyorsanız, size tekrar zarar vermesi için kapıları açık tutma olasılığınız yüksek. Affetmek, bir insanın size sonsuza dek zarar vermesine izin vermek, karşı tarafa sınırsız geçiş vizesi vermek demek değil. Affederken, sınırları da doğru belirlemek gerek. Affettiğiniz kişiye güvenmeniz veya onu yaşamınızda tutmaya devam etmeniz dahi gerekmeyebilir.
İnsan hissettiği bütün duygularını kontrol altına alabilir. Yeter ki fark edelim.
Affetmeyi nasıl tanımladığınızda çok önemli bir konu…
Affetmek olayları unutup o kişilerle barışmak demek değildir. Affetmek güçsüzlük de değildir.
Affetmek unutmak değildir.
Affetmek kendinizi değiştirmekte değildir.
Affetmek yapılan yanlışı yok saymak değildir. Yanlışı yapanı hoş görmek değildir.
Affetmek geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmaktır, negatif duyguların yaşamımızı kontrolü altında tutmasına son vermek demektir.
Unutmak ya da unutmuş gibi yapmak hiç değildir. Başkasının yanlışı sebebiyle kendimizi cezalandırmaya dur demektir.
Affetmek her zaman kolay değildir. Bunun için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek, ancak bilinçli bir seçim olduğunda insanı huzura kavuşturabilir. Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir. Affetmek için belli bir süreç gerekir. Unutulmaması gereken bir nokta ise affettiğinizde karşınızdaki kişinin size borçlanmayacağıdır. Çünkü koşullu affetme diye bir şey de yoktur, öylesi ancak bir sözleşmedir.
Affetmek teoride asil bir davranıştır. “Affet, gitsin…” Dile kolay, söyleriz. Ama pratiğe gelince, o kadar da kolay bir şey değil. Acı ve hayal kırıklığı karşısında genellikle ilk tepkimiz bize acı veren insanların acı çektiğini görmek istemek olur. Bu da öc alma isteği, suçlama ve nefret duygularını beraberinde getirir. Bu doğal bir süreçtir.
Mutlu ve başarılı olma, özgürlüğe ve bağımsızlığa sahip olma hakkınız, affedebilme yeteneğinize bağlıdır. Çünkü affetme yeteneğinin kendinize olan tutumunuz (hak ettiğinizi hissettiğiniz şeyler) ve diğerlerine karşı olan tutumunuzda /belki de kıskançlık refaha ulaşmanızı engelliyordur/ büyük bir etkiye sahiptir.
Affedememe, kin, suçlama, nefret gibi duygulara tutunma sebebimiz içimizde bir yerin fena halde acıması. Bu duygular bizi içlerine hapseden savunma duvarlarımız. Bu duygulara dayanarak güç aldığımızı sanıyoruz. Affetmek de bu yüzden çoğu zaman bize güçsüzlük gibi geliyor. Oysa biz bu duygulara tutunup onları besledikçe acımızı da farkında olmadan besliyoruz. Bu hisler biz fark etmesek de kendimizi gerçekleştirme yolunda önümüzde engel oluşturuyorlar.
Örneğin, eğer geçmişte parayla ilgili bir hata yaptıysanız, belki verimli bir şekilde harcamamışsınızdır, bu size çok fazla parayı hak etmediğinizi düşündürebilir. Bunun sonucunda daha az para veren işlere yönelebilir ve hatta daha fazla kazanmak için yeni fırsatları gözden geçirmemenize neden olabilir.
Bu durum, para olsun, başarı, bolluk, bereket olsun hayatınızın her açısı için geçerlidir. Eğer hak etmediğinizi düşünüyorsanız, bu, o şeyi kendinizden uzak tutacağınız anlamına gelmektedir. Sadece kendinize ve çevrenizdekilere zarar verir. Çünkü bir şeyi hak etmediğinizi düşündüğünüzde, kendinizi ona sahip olmaktan alıkoyarsınız ve sonuç olarak çevrenizde değer verdiğiniz kişilerle paylaşabileceğiniz çok daha az şeye sahip olursunuz.
Affetmek, her şeyden önce fiziksel ve psikolojik olarak bize zarar veren duygulardan kurtulabilmek için esas. Bizi acıtan birinden, ona hınç duymaya devam ederek kurtulamayız. Hıncımız, ancak bizi esir eder.
1991 yılında Nobel Barış ödülüne layık görülen, yıllarca askeri baskı altında ev hapsinde yaşamış Burmalı bir politikacı olan Aung San Suu Kyi’nin söylediği gibi, “Beni asla esir alamadılar. Çünkü kalbimde onlara karşı nefret oluşmasına hiç izin vermedim.”
Kendinizi affetmek için kendinize zaman tanımak, bununla ilgili çalışmalar yapmak, yapabileceğiniz en cömert ve özverili harekettir. Bunun sebebi, kendinizi affedebildiğinizde, geçmişin pençelerinden kendinizi kurtarabilmeniz, hayatta değer verdiğiniz kişilerle paylaşabileceğiniz daha fazla iyi şeye sahip olabilmenizdir. Para, aşk, başarı, refah ne olursa olsun, kendinizi affederek hayatın her alanında daha mutlu ve başarılı olabilirsiniz. Kendini-affederek daha cömert bir insan olabilirsiniz.
Hayatınızda daha fazla bereket ve refah oluşturabilmek adına affetmenin size yardımcı olduğu bir başka yol ise diğer insanları affedebilmenizdir. Özellikle de sahip oldukları şeyler için onlara güceniyorsanız.
Sizden daha fazla şeye sahip olan kişilere içerliyorsanız ve yakaladıkları başarıyı “kötü”, “açgözlü”ve “yoz” biri olarak yakaladıklarını düşünüyorsanız, o zaman başarılı olmanızın önüne geçersiniz. Çünkü kendinizi “kötü”, “açgözlü”, veya “yoz” biri olarak düşünmezsiniz. Evet bazı insanlar başarıya kötü ve bencil yöntemlerle ulaşabilir, ama çoğu insan da iyi, dürüst ve cömert olarak, örneğin herkesin karşılığında para ödeyeceği bir ürün veya hizmet keşfederek başarılı olabilir.
Kimse başarıya kendi başlarına ulaşmaz. Sizi başarıya en iyi şekilde ulaştıracak insanlar ise sizden halihazırda daha fazla şeye sahip olan insanlardır. Eğer onlara içerlerseniz, bu kötü tutumunuz onları sizden uzak tutacaktır.
Bunun yerin ücretsiz e-kitap olan “Affetmenin Dört Adımını” okuyarak diğerlerini hızlıca ve kolayca affedebilirsiniz. İçerlemenin, kıskançlığın veya geçmişinizdeki hataların elinizdeki mutluluğa veya başarıya ulaşmanızı engellemesine izin vermeyin.
Bu affedilemez” dediğiniz her durum sizin hayatınızda tıkanma yaratır ve ilerlemenizi engeller. Sizin canınızı yakan bir şeyi affetmiş olmanız ise dünden bir adım daha ileride olduğunuzun kanıtıdır. Siz aslında affederek ihanete uğrama duygusundan özgürleşmiş oluyorsunuz ve zihninizde bir sürü alan açılıyor…
‘Aptal insan ne affeder ne de unutur; saf insan affeder ve unutur, akıllı insan ise affeder fakat unutmaz.’ Thomas Szasz
Biliyorum affetmek zor bir süreç…
Affetmek her zaman kolay değildir…
Tüm bu zorluklara rağmen işte siz bu yüzden affetmelerin en zorunu yapın, önce kendinizi affedin…
İnsanları affetmek kendimize verdiğimiz en büyük armağandır.
Affetmemek en çok sizi üzecek ve yoracak.
Affetmek ise özgürleştirecek.
Affetmek omzunuzdaki yükleri hafifletir.
Affetmenin bol olduğu günler dilerim…
Sevin, hayat sevince, sevilince güzel ve diyelim ki her bir cümleye ve bilene ki: Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir…
Güzel başlamasını ve güzelliklerin katlanarak devam etmesini dilediğim Pazar gününüz için, gönül soframdan, gönül sofranıza muhabbetler gönderdim…
Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, sağlıklı kalın. Bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#