Türkiye Cumhuriyeti Devleti; var olan anayasasına göre anayasal bir devlettir.
Anayasa devletin kuvvetler ayrılığı ilkesine sahip olduğunu belirtir.
Yasama, yürütme ve yargı erkleri’nin görev yetki ve sorumlulukları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Türkiye; Hukuk devletini, yargı bağımsızlığını, savcıyı, hakimi, polisi tartışıyor.
Türkiye; Yolsuzluğu, hırsızlığı, soygunu, talanı, ayakkabı kutularını tartışıyor.
Türkiye; kasetleri, pazarlıkları, vurgunu zenginleşenleri tartışıyor.
Türkiye; teröristlere meşruiyet getirilmesini tartışıyor.
Yine etkili ve yetkili olanlar; hak, hukuk, anayasa, kanun, din, iman dinlemeden istediğini yapmaya devam ediyor.
Yandaşlık ve yalakalık; popüler siyasetçi, gazeteci akademisyen kimliği haline gelince gerçeklerle yanlışlar karışıyor.
Sirk cambazları, palyaçolar, ilizyonistler, meddahlar sahnede boy gösteriyor, alkışlanıyor.
Ülkede dokunulmaz seçkinler zümresi oluşturulmuş. Seçilmişlik adıyla kutsallık, dokunulmazlık ayrıcalıklık yaratılmış. Hertürlü suç işleyeni barındırıyor. Teröristler, kalpazanlar, görevi kötüye kullananlar gibi birçok suç isnadı altında olanlar, yargılananlar, dokunulmazlık zırhı altında mecliste toplum adına topluma zehir kusuyorlar.
Anayasa ve yasanın açık hükümleri siyasi otorite tarafından ciddiye alınmıyor uygulanmıyor.
Türkiye’de demokrasicilik, cumhuriyetçilik oyunu oynanıyor.
Siyasetçilere, bazı bürokratlara, yandaş olana,hukuksal zırh sağlayan, aklatan, paklatan zihniyet; birilerince, cumhuriyet ve demokrasinin yerleşmesi olarak algılanıyor, yorumlanıyor.
Yargı’nın savrulmadan, tarafsızlığı felsefi olarak benimsemesi; hem toplumsal huzur için hem cumhuriyetin daha kucaklayıcı yönde evrimleşmesi için bir zorunluluktur.
Yargı anlayışı, hem bağımsızlığı, hem tarafsızlığı güçlendirecek nitelikte olmalıdır. İktidarın, ve muktedirlerin etkisinde kalmayan, geleneksel tarafsızlığını sürdürecek, bağımsız ve tarafsız bir yargı gerekli ve zorunludur.
Siyasetçilere hakim olan, emir, kesinlik, güç kullanma gibi kavramlardır. Elinde de yetki vardır. Toplumsal hayatın akışkanlığıyla ve çeşitliliğiyle bağdaşmayan ve gerçekten sıkı disiplinli olması gereken matematiksel bürokratik düşünce, hukuk dışarı çıkarsa neler olabileceğinin örnekleri çoktur.
Devletin temel kurumları, yıpranmamalıdır.
Aşırılıklara savrulmamalı, itidal kaybedilmemelidir.
Yeni Adli yıl’da; hukuk devletinin gereği olan anayasal ve yasal kurallara bağlılıkta herkesim üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
Hak için hak, adalet için adalet, insan için insan diyen yargı mensuplarının yeni adli yılda vicdani sorumluluklar içinde olacağına inanıyorum.
Unutulmamalıdır ki; Hak, adalet, barış, huzur ve güvenlik için tarafsız, adil yargı bir güvencedir.
Yeni adli yılın ülkemize hayırlar getirmesini dilerim.