Adl sıfatı Kul hakkının affını ödeşmeye bağlamış…
Kul hakkı yiyene Allah kahreder…Helalleş…ahirete kalmasın dünyada helalleş…İşte ayet…”Hayır! Doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz, yoksulu yedirmeye birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Haram helâl demeden mirası yiyorsunuz. Malı aşırı biçimde seviyorsunuz.”(Fecr/17)
İşte hadis…helalleş…“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helalleşsin!” (Buhârî, Mezâlim, 10)
Şeytan hukukullahı çiğnedi…hz Adem de…şeytan secde et emrini çiğnedi..hz Adem ise “yasak meyve” emrini çiğnedi…Tevbenin kapsamı hukukullahla ilgilidir…Allah tevbe edenin hukukullahla ilgili suçunu siler…şeytan tevbeden de kaçtı…cehennemle cezalandırıldı hz Adem ise dünya ile cezalandırıldı….dünya ceza yeridir çünkü hz Ademin bir çok evladı da cehenneme gidecek çünkü dünyanın süsü sebebiyle cehenneme razı olacaklar ve dünyanın süsünden vaz geçmeyecekler haz vericidir dünyanın süsü…Şeytan da egoculuğun bencilliğin hazzı sebebiyle cehenneme razı oldu…cüz’i iradesiyle cehennem yok dediler…var deseler sömürü yapamayacaklardı…hile yapamayacaklardı taht için veya mal kazanmak için…Kalpleri mühürlendi akılları mühürlendi…hevaları dünya süsü akıllarını esir etti…değilse cehennemin varlığı adl sıftının diğer sudurları besbelli…Kahır sıfatının da…latif sıfatının da…bu dünya bir pazar kimisi cennet meyvelerine talip oldu kimisi dünya meyvelerine iş sadece cüz’i irade işi…değilse her esmanın şuduru güneş ışığı kadar belli…ve ahiretin inkarı amaçlı bir inkar…dünya ile mutlu oldular …şeytan da egosunu tatminle mutlu oldu öyle mutlu oldu ki karganın leşten mutluluğu kadar…bunlar o mutluluk uğruna kasıtlı bir din uydurdular kendilerine cehenneme giden bu yol onları mutluluğa yetti…Allaha hasreti aşkı saygısı ululaması olanları ise dünyanın mutlu etmesi mümkün değil…çünkü ekmel bir akıl Allaha hasrete sebebtir…ekmel bir ilim de…
Adam mirasdan kız kardeşini mahrum ediyor ama camide de en ön safta…o da kendine böyle bir din uydurmuş…Her ırk ırkının menfaatlerine uygun din uydurmuş kilise ise ümmetçi ama diğer ümmetleri mü’kir ..asi… sayıyor oğul inancıyla…oğul hilesiyle…oğul inancına da ekmel akıl izin vermez…ekmel ilim de…
Adl sıfatı Kul hakkının affını ödeşmeye bağlamış…
Adam “tevbe “diyince sanıyor ki kul hakkı da hayvan hakkı da silinir…ekmel akıl da nakil de esmanın suduru da …helalleş diyor…Ayetler hadisler helalleş diyor…hele bir mürşidi de varsa mürşidi onu cennete sokacak…sokar mı sokar ama Allah hasreti…. ihsanı… varsa latif kapısı vehhab kapısı imdada yetişir…ahirette helalleşme sağlanırsa…Latif sıfatından gelecek yardımları hakkettiysen mürşit imkan bulur şefaate…Allah yarattığı şeytanın bir asiliğini silmiyor cehennemine atıyorsa..mürşidin haddine mi asi müridi cehennemden kurtarması…Kural belli…
İşte nakiller…ayetler hadisler …Kul hakkı yiyenin Ahiret’teki durumu nasıl olacak?
“Mallarınızı aranızda bâtıl sebeplerle yemeyin! İnsanların mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, onları hâkimlere rüşvet olarak vermeyin!” (Bakara/188)
Faiz ahlı kazancın nedeni…dolandırmak veya ticarette nüfusunu kullanmak da rüşvet de…dünya meyveleri bazısına öyle haz vericidir ki cehenneme zaten razılar dolandırmaya da faize de kumara da…rüşvete de…Ahireti inkar etmeden dünyayla mutlu olmak mümkün mü..amaçlı olarak inkar ediyorlar gün gibi açık da olsa gerçekler…Kur’an onlara kalpleri mühürlenmişler …der…kimlikde müslümandır yazılsa da Kur’ana göre kalpleri akılları mühürlü onların…
Kul hakkı yemenin en tehlikeli çeşidi, devlet ve vakıf malı gibi âmmenin ortak hakkı olan şeyleri haksız yere gasbetmek ve uygunsuz bir şekilde kullanmaktır…Vakfeden demiş ise bu camide sabah namazında yasin-i şerif okuyana vakfettim bu bahçenin gelirini…Uygun kullan…
“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!”(Bakara/177)
Adam yetim malı yiyor camide yine ön safta…ahlı kazanç demez dünyacılar…Rahman olana ayna olmaz dünyacılar…şeytan da kin hazzını seçti Rahmana ayna olmayı seçmedi cüz’i irade esmaya hadimliği ülkü edinmeyeni yanıltır…”Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır.”(Nisa/2)
Evet…Kul hakkı esmaya ayna olmayı ülkü seçmeyene çok tatlıdır…aklı da esir eder dünya amacına akıl derki bu şartlar da dünyayı seç…zaman sana uymaz sen zamana uy…Milleti sen mi kurtaracaksın…Şartlar domuz etini helal eder der İslam fıkhı da ama o şartları düzelt cihad et de der…faiz de savaş için aldı Osmanlı ehven_i şerdir ama Şartları düzeltmek için de cihad et…Ruhbanları dini konularda itibarlaştır…değilse savaşmak için faiz almak zorunda kalırsın…İnsanı üreticiliğe yönelt…Irkçılık kahra sebebtir…Latif kapısından gelecek yardımı da hakket…Ümmetci ol…
Evet…Kul hakkı için faiz varsa ahlı kazancını vakfetmekten başka helalleşme yolu yok …ahlı kazancı miras bırakma…peygamberler de hiç miras bırakmadı bu hikmet için…dünyada helallleş… kul hakkı yiyen ahirette iflas eder…İşte hadis…
Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün ashâbına:
“–Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sormuştu. Onlar:
“–Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir” şeklinde cevap verdiler. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu:
“–Şüphesiz ki ümmetimin müflisi şu kimsedir: Kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelir. Fakat şuna sövdüğü, buna zina isnâd ve iftirasında bulunduğu, şunun malını yediği, bunun kanını döktüğü ve şunu dövdüğü için iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilir ve netîcede Cehenneme atılır.” (Müslim, Birr 59; Tirmizî, Kıyâmet 2; Ahmed, II, 303, 324, 372)