Adam “ehl-i sünneti eleştiriyor ben o adamı…eleştirmekle üstünlük oluyorsa. Ve şeytan da hz Ademin üstünlüğünü eleştirdi ama…
Adam “ehl-i sünneti “eleştiriyor ben o adamı…
Bir kaç hata ile yarışı kaybetmez yarışcı at…ben ehl-i sünnet sizden önde diyorum… Yarışı o kazandırır diyorum…en iyi at o diyorum ama jokey de önemli diyorum…hava şartları da…
Ben atımı seçtim…haydi yarış başlasın…
Meşhurdur şu hikaye…keçi koyun hikayesi… Keçi koyuna demiş ki…şuran görüldü…sana mı kaldı be keçi bu eleştiri…
“Tencere dibin kara seninki benimkinden kara…” denilmiş… Ehl-i sünnet de bir tefsirdir… Allah kelamıdır mı dedik… Eleştirilmezlerdendir mi dedik…
Ehl-i sünneti eleştirenlerin hataları neler mi? Siyasete darbe vurusunuz… Osmanlı ehl-i sünnetti… Hilafetin sahibi o mezhep… Bu gün sen o hakkı vermesen de… Ümmeti birleştirecek tek mezhep yine o…sen sadece bozgncu olursun…kafa karıştırıcı olursun zarar verici olursun… Kilisenin karşısın da tarih boyunca dik durdu… Kilisenin eleştirilecek yanı yok mu…onları da eleştir…mesela “Tek eşlilik “kuralı bulunmaz hint kumaşı mı? Her hint kumaşının yarışta bir karış ileride olanı var… Biz dere geçerken at değiştirmeyiz…”
Ehl-i sünneti eleştirenlerin hataları neler mi? Hilafet dinsel olmayıp
siyasal ve tarihsel bir kurumdur… “Dereden geçerken at değiştirilmez…” Kilise cami-i yendi bu galibiyet dini değil… Gece de gündüze galib gelir… Zıtların galibiyetinin hikmetlerini dinde aramayın… Dinimiz bizi geri bıraktı…iddiası saçmalıktır. Zıtların kavgası var bu varlıkta…şeytanla-Adem de zıt…insanın ruhdadır bu savaş… Hiç bir Firavun din yönünden Hz Musanın dininden üstün dinde değil… Hz Musaya asa verilince “Hz Musanın rabbine bende inandım…” demeyecek bir Firavun yaratılmadı hiç…
İşte bir alıntı: “Kur’an’ın, bir siyasal doktrin kitabı olmadığı ve bu nedenle de siyasal bir
yapılanmanın somut kurallarını içermediği, hilafetin de dinsel olmayıp ancak
siyasal ve tarihsel bir kurum olduğu tezi bugün genel kabul görmüştür. Ancak
İslam’da din ile siyaset ilişkisi sorununun, kurumsal düzeyde ele alınması yeterli
olmamaktadır. Çünkü geleneksel Müslüman bilinç yapısında dinsel ve siyasal
öğeler, birbirleriyle karışmış olarak bulunurlar. Bunun nedeni, dinsel düşünce
yapılanırken, siyasal gelişmelerin ona damgasını vurmuş olmasıdır. Dolayısıyla
Müslüman bilinçte, din ile siyaset arasındaki ilişkinin özsel mi yoksa arızî bir
niteliğe mi sahip olduğu sorunu, gerçekte çok boyutlu bir algılama sorunu olarak
karşımıza çıkmaktadır.” der, Mehmet EVKURAN doktora tezi’de.
Ehl-i sünneti eleştirenlerin hataları neler mi? Hangisini sayalım…daha saymaya devam edeceğim ama say say bitmez ki…
Ehl-i sünnetle sadece kilise ve havra uğraşmıyor ki… Şia da uğraşıyor… Akademik çalışma diye bize bu gün yutturulmaya çalışılan çirkin öğretiler onların laburatuvarlarında üretilen virüslerdir… Üreten onlar bu coronayı ve bu virüsleri bulaştıranlar bazı akademisyenler…ehl-i sünnet savunucuları aşı bulmaktan aciz değil bu virüslere…
Aşı için yine Kur’an hadis içma kıyas ve tasavvuf laburatuvarına baş vurmalıyız… At değiştirmeye ihtiyacımız yok… Ahirette de dünyada da izzeti ehl-i sünnette ara…ara bulursun…