Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü”, büyük bir ilgi- başarı- disiplin- dayanışma- olgunluk ve sükûnet içinde tamamlandı. Değerli kardeşimi, meslektaşımı, gönülden kutluyorum.
Diliyorum ki bu hareket ülkemizin ve halkımızın üstündeki ölü toprağının kalkmasına vesile olsun. İnsanlarımız haklarına, ülkeye, hukuk düzenine, demokrasiye, verdiği oylara sahip çıksın. Haksızlıklar karşısında suskun kalmasın. Şahsi çıkarlarını değil, ülke çıkarlarını ön plana alsın. Durumun vahametini, içinde yaşadığımız büyük kaosu idrak etsin. İktidardan değil Cenab-ı Hak’tan (cc) korksun. Evlatlarının, torunlarının geleceğini düşünsün.
- Kim ne derse desin, nasıl tenkit ederse etsin, yandaşlar ne kadar görmezden gelirse gelsin, iktidar ve destekçisi (tabanını kaybetmiş) Bahçeli, ne kadar konuşursa konuşsun, yürüyüş başarıya ulaşmıştır. Yol boyu verilen destek ve Maltepe Meydanı’ndaki büyük kalabalık, bunun en önemli göstergeleridir. Kaldı ki 25 gün boyunca da gündeme damga vurmuştur.
- Şimdi tek adam rejimine karşı çıkan “Hayır’cı Kesim”in güç birliği yapması, birlikte demokrasi ve hukuk mücadelesi vermesi gerekmektedir. Fiili olarak “Evetleri geçmiş” olan bu güç, 2019’daki büyük faciayı da önleyebilecek, Türkiye’yi tek adam rejiminin baskı ve karanlıklarına düşmekten kurtarabilecektir.
- TÜİK’in hormonlu rakamlarının aksine, ekonomimiz tarımı- sanayisi- esnafı- turizmi, velhasıl tüm kesimleri ile çöküş yaşamaktadır. İşsizlik (Mesnetsiz övünmelerin aksine) artmaktadır. İşçisi, memuru, emeklisi ile herkes büyük bir geçim sıkıntısı çekmektedir. (Elbette yandaşlar, kamu imkânlarını sömürenler mutludur.) Eğitim çökmüştür. Camiler, kışlalar, okullar AKP’nin propaganda merkezi olmuştur. Cuma hutbeleri, sarayın danışmanlarınca yazılmış gibidir. Halkımızı, dinden soğutmak için her türlü gayret gösterilmektedir. En vahimi ve önemlisi de yargı –tam anlamı ile- sarayın emrine girmiştir. Haklıları, masumları koruyacak bir düzen kalmamıştır.
- Sosyal yapı çökmüştür. Uyuşturucu-kumar-alkol fuhuş- hırsızlık- rüşvet- yolsuzluklar- gasp- tecavüzler- sapıklıklar- kadına şiddet- faizcilik velhasıl tüm kötülükler zirve yapmıştır. Dini-milli- ahlaki değerler dejenere edilmiştir. Liyakat sistemi tümüyle kaldırılmış, emanetin ehline verilmesi prensibi, kul hakkı kavramı uygulamadan kaldırılmıştır. Yandaşlık, mutlak itaat esas olmuştur.
- Yurt içindeki ve dışındaki “Ateş çemberi” ayrı bir sıkıntıdır. Tüm dünya ile kavgalı hale gelinmiştir. Tek bir dostumuz kalmamıştır. Dış itibarımız sıfırlanmıştır. İsrail- ABD- İngiltere ve hatta Yunanistan karşısında aciz hale düşülmüştür. Topraklarımız korunamamaktadır. Bölünme tehlikesi her gün artmaktadır. Her gün evlatlarımız, kuzularımız, şehit olmakta ve yaralanmaktadır. Tek yapılan bol bol nutuk atmak, perdenin önünde herkese posta koymak, arkasında ise her şeye boyun eğmektir.
- Şüphesiz bir de –bitip tükenmeyen- 15 Temmuz edebiyatı vardır. Ancak 20 Temmuz _Sivil Darbesinden- yüz binlerce haksızlığa uğramış, mağdur ve mazlumlardan hiç söz etmemektedirler. Haksız yere tutuklanmış, işten atılmış, açlığa mahkûm edilmiş vatandaşlarımızdan hiç bahsetmemektedirler.
Sevgili halkım, bu karanlık geleceğe gidişi durdurmak senin elindedir. Lütfen, hukuk düzenine demokrasiye, ülkene sahip çık. Haksızlıklara suskun kalma. Sadece Yüce Rabbimize (cc) dayan ve sadece O’na kulluk et.
Not: Maltepe Meydanı’ndaki milyonları görmek istemeyenler, ne kadar komik duruma düştüklerini idrak edemiyorlar mı? Şüphesiz bu yaşadıkları büyük paniğin bir göstergesidir.