Adaletin küçüldüğü ülkelerde, büyük olan artık suçlulardır.
Sessiz kalmayı mı tercih ediyoruz. Tercih edilmeye mi zorlanıyoruz kadar demokratik bir Ülkedeyiz ki. Niye zorlanalım! Ülkemizde görülmemiş bir despotizmin temelimi atıldı. Demokrasiden geçtik ama adalete dokunmayın!
Birçok şey olmadan yaşayabiliriz fakat adaletsiz yaşanamaz!
Mevlana şöyle söylemiş; Adalet nedir? Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir? Dikeni sulamak.
Adalet, hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk. Hep bir ağızdan hak hukuk adalet diyoruz. Baktığımızda bu kavramın hiç de anlamına uygun kullanılmadığını görmekteyiz. Doğadaki canlılar hatta hemcinsler bile birbirine adil davranmıyor. Adaletin olmadığı yerde her türlü kaos ve kargaşa gerçekleşir. Önce kendimizin akıl ve vicdanını sorgulamalıyız. Koro halinde ezbere söylenmiş şarkı gibi Adaletli olalım, Adalet istiyoruz diyenlerin önce kendi içinde adil olma duygusu kalmış mı muhasebesini yapmalı.
İnsanların kendi inançlarıyla dilediği gibi yaşama özgürlüğü, siyasi partilerin özgürce eşit şekilde siyaset yapmaları, seçilmiş meclisin üzerinde baskı ve güç olmaması yani demokrasinin tam işlerliği adaletli olmak budur. En tepeden tabana kadar hiçbir ayrım gözetmeksizin adil olmaktan çok kin ve nefretle beslenir hale geldik.
En küçük gruplara bakıyorum. Akıl, vicdanı geçtim. İçlerindeki kin, hırs ve kötülükle besleniyorlar. Taklit ve takiplerle aynısını toplum yararına yapmaya çalışıyor gibi görünüyorlar. Nereye baksan bu kavram silinmiş. Maalesef ki adalet duygusu gelişmemişse ya da iyi uygulanmıyorsa devreye adaletsizlik girmiş olur.
Yani bir şeyin eksikliğini onun tezatını oluşturan başka bir şey otomatik olarak karşılıyor ve dolduruyor.
Haksızlık yapıp tüm insanlarla birlikte olmaktansa, adaletli davranıp tek başına kalmak daha iyidir. Gandhi
Adaletin olmadığı bir ülkede, hiçbir şey yok demektir, Atatürk.