Adaletsizliğin yaptırımı olmalı!
Dilimizde pelesenk olmuş Adalet, üstün hukuk kuralları ve idealine uygunluk demektir.
Yaşadığımız olaylar, son zamanlarda televizyonlarda izlediklerimiz adaletsizliğin her alana yayıldığını gösteriyor.
En yüce erdem olan adalet, akıl ve vicdan ikilisinden oluşur. Emaneti korumak, güvenilir olmak en önemli özelliklerinden. Her şeyi layık olduğu gibi yapmak. Eşit ve akılcı kararları tebliğ edebilmek. Haksızlıktan uzak durmak.
Adaletin olduğu yerde huzur, barış, mutluluk ve sevgi vardır. Realitede olan bu kavramları yitirdik. Yazılarda ve dilimizde var olan ama gerçekte yitirdiğimiz adalet nereye kayboldu. Yerini adaletsizlik aldı. Adil olmadığını bildiğiniz, gözyumduğunuz her konumda dilsiz şeytansınız.
Sınava giren 95 olan öğretmenin atanmaması ama 60 alıp bir kuruma müdür olarak atanması. Bu nasıl bir adaletsizliktir?
Kadın şiddet gördüğünü ve eşi tarafından ölümle tehdit edildiğini yasal olarak koruma başvurusunu yapıyor. Yok sayılıyor. Kadın cani eşi tarafından ölüme mahkûm ediliyor. Adam cezaevine atılıyor. Geç kalmış adalet adil midir?
Toplumsal infial, toplumsal tepkiler olduğunda özellikle sosyal medyanın gücüyle kamuoyu oluştuğunda adalet devreye giriyor. Şimdi ”Adalet böyle mi olmalı?”
Suç işleyenlere karşı sonradan çıkarılan af konusu adaletsizliğin farklı bir eylem türü. Tek doğru vardır. İkilem olamaz. Sonradan affı oluyorsa bu teşvik edici olur. Asla caydırıcı olmaz. Toplum olarak sağlığımız bozuldu. Nereye baksak adalet-siz….
Yasa uygulayıcılar bu konuda kafa yormalı. Gidişatı görmeli. Psikolog veya psikiyatrist ordusu gelse toplum olarak düzelemeyecek hale geldik.
Konu adalet olunca kıssadan hisse hikâye ile yazımı noktalamak istedim.
Ormanlar kralı Aslan, yanında Kurt, Çakal ve Tilki olduğu halde ava çıkar. Şöyle kısa bir gezintiden sonra koca bir mandayı devirirler birlikte. Devirirler devirmesine ya, sıra ganimetin paylaşılmasına gelince işler karışır. Bakalım neler olur.
Aslan yanı başında ki Kurt’a döner ve der ki: “Hadi bakalım Kurt kardeş, şu avı adaletli şekilde paylaştırıver de afiyetle yiyelim”
Dik başlı Kurt hesapsızca cevap verir : “Ondan kolay ne var efendim” der. “Her birimiz bir bacağını alırız olur biter”
Bu paylaşım Aslan’ın hoşuna gitmez. ” Ya öyle mi?” der ve bir pençede Kurt’u öldürüverir oracıkta. Sonra Çakal’a döner ; “Hadi bakalım Çakal kardeş sen paylaştır şu avı, amma adaletli olmayı unutma “der gülerek.
Az önce ki manzaradan etkilenen Çakal temkinlidir. “Efendim” der; “Buyurun siz bu avın yarısını afiyetle yiyin, diğer yarısını da biz Tilki kardeşimle paylaşırız”
Çakal’ın adaleti hoşnut etmez Aslan Hazretlerini. “Olmadı Çakal kardeş” der ve pir pençede onu da Kurt’un yanına seriverir. Ve döner Tilki’ye usulca. “Eee hadi bakalım Tilki kardeş sıra sende, sen şu avı adaletle paylaştır bari de oturup bir güzel yiyelim şu mandayı”
Tilki dersini almıştır. “Ne demek efendim der.” Siz buyurun bu mandayı istediğiniz gibi afiyetle yiyin. Siz doyduktan sonra kalanlar bu fakir kulunuza yeter de artar bile.”
Kurnaz Tilki tamda Aslan’ın duymak istediklerini söylemiştir. Tebessüm ederek Tilki’ye şöyle der: “Aferin Tilki kardeş. Bu paylaşım hoşuma gitti. Lakin sen bu adaleti kimden öğrendin söyle bakalım?
Tilki müthiş zekâsının eseri olan cevabı yapıştırıverir: “Kimden olacak efendim, işte şurada yatan Kurt’la Çakal’dan öğrendim”
Herkese adalet lazım!