Sevgili Okur!
Soğuk su ile el-yüz ve ayakları yıkamak; temizlik ve zindelik sağlar.
Allah ile diyalog kurarken temiz ve zinde olmak gerekir. Bir kişi temiz de olsa zindelik için her namaz öncesi abdest almalıdır. Abdesti çeşitli sayılara ve ritüellere bağlamak anlamsızdır. El, yüz ve ayakların, soğuk ve bol su ile birer kere yıkanması, ıslak elle alnı üst kısmından enseye kadar sıvazlamak yeterlidir.
Secde ederek Allah ile diyalog kurmak, Allah’ın sonsuzluğunu, insanın sonluluğunu periyodik olarak hatırlamaktır.
Mal, makam, başarı, mutluluk, Cennet gibi güzelliklerin bir bedeli var ve bu bedeli ödemeyenler kesinlikle bu sonuçlara ulaşamazlar. Allah ilk yaratmasında güzelliklerin bedelini ortaya koymuş ve bu bedelleri ödemeyenlere bir ayrıcalık tanımamıştır.
İnsanın bu bedelleri ödemeden yalvar yakar tavırlarla istekte bulunmasının bir anlamı yoktur.
Klasik manada dua ve şefaat anlayışı tamamen sapıklıktır.
Birinin lafla istemesi veya şefaatçi araması anlamsızdır.
Bedelini ödeyerek alınanı, yalakalık (dua ve araya adam koyma) yapana da veren Allah Zalim (adaletsiz) olmaz mı? Allah dua ile iş yapmaz, duaya icabet etmez, her şeyi bildiğinden kimseyi de dinlemez. Allah kimsenin namaz-duasına gerek duymaz, yeryüzündeki nimetleri buna göre paylaştırmaz.
Günümüzde ne Kabe, ne de başka bir mekan yönelinecek yer konumunda değil.
Allah ise her yöndedir.
Şu an itibarı ile, içindeki sosyal icraatlarla bizleri pozitif yönde heyecanlandıran bir mekan olmadığından, evimizde sakin ve temiz olan boşluğun yönü nere ise oraya yönelerek namaz kılabiliriz. Diye düşünüyorum.
Dileyen dilediği kadar namaz kılabilir. Lakin asgari ölçüyü koymalıyız.
Uyanan insan, evinden işine gitmeden ve evine dönüp de günü bitirdiğinde yatmadan Allah ile diyalog kurmalı. En azından güne başlarken ve günü bitirince iki kez mutlaka namaz gerçekleştirilmelidir.
Allah dilimizi ve hatta biz konuşmadan içimizden geçirdiklerimizi bilir.
O yüzden standart ve yabancı dildeki lafları söylemek saçmadır. İçimizden gelenleri, anlamlı ifadelerle paylaşmak gerek. Namaz sonsuz kudretteki Allaha karşı, sonlu bir insan olmamızı hatırlamamızdır.
Namazda; Allah’ın varlığına(1), sonsuzluğuna(2), ahrette hesaba çekeceğine inanıyorum(3).
Allah’ı unutmadan yaşayacağım(4). Canlı ve cansızlara zarar vermeyeceğim(5), zina etmeyeceğim(6). Tüm imkanlarımla mal, hizmet ve güzellikler üretip(7) artanları da paylaşacağım(8) diyerek Allah ile diyalog kurmalıyız.
Bu hatırlamalar bize günlük hayattaki sınırlarımızı, haddimizi unutturmayacak ve Allah ile uyumlu olmamıza vesile olacaktır.
Namaz; duruş, eğilme, secde ve oturma bölümlerinden ibarettir. “Allah’ım Yücesin” ifadesi ile başlar ve diğer bölümlere geçerken de bu ifadeyi kullanırım. Ayakta duruşta 4 emiri dillendiririm. Duruş sonrası eğilme ve ardından secde vardır, eğilmede “Allah’ım karşında saygı ile eğilirim” der, daha sonra gerçekleşen secdede ise “Allah’ım senden başka hiçbir makam için alnımı böyle yere değdirmem” deriz.
Secdeden sonraki oturumda ikinci 4 emri belirtip, “Allah’ım sürekli dost kalalım” temennisi ile namazı bitiririz.
Uygulayıp yaşamını güzelleştirenlere ne mutlu!..
ATATÜRK KÖŞESİ
Camiler birbirimizin yüzüne bakmadan yatıp kalkmak için değil, Tanrı’ya uyum ve ibadet ile birlikte din ve dünya için neler yapmak gerektiğini düşünmek, danışmak için yapılmıştır.
DÜŞÜN-TAŞIN
Ey sevgili… Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz…