17 Aralık ve daha sonra 25 Aralık 2013’te sabaha karşı bizim “Hocaefendi!” dediğimiz CIA elemanının, “cemaat!” diye bildiğimiz, Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olan örgütün yargı ve emniyet içindeki elemanları Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükumetine karşı bir operasyon başlatmıştı.
Emniyet ve yargıyı ele geçiren bu örgüt, 17 Aralık’ta masa başında hazırladığı düzmece belgelerle 4 bakanı ve bilahare 25 Aralık’ta kes-yapıştır kayıtlarla hazırladığı ses kayıtları ile Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın çocuklarını yolsuzlukla ilişkilendirip Sayın Erdoğan’ı istifaya zorlamayı hedeflemişti. Hatta örgütün elemanları etrafa, ‘Erdoğan 28 Aralık 2013’te istifa edecek’ diye yayıyorlardı.
Doğrusunu isterseniz FETÖ’nün yaptıklarını zerre miktarınca yadırgamıyorum. Onlar, emir kulu olup taptıkları adamdan, o da ağababası Amerika’nın CIA’sından aldığı talimatı yerine getiriyordu.
Ama başbakanlığı döneminde Ahmet Davutoğlu’nun da FETÖ’cülerin yargılamak istediği bu 4 bakanı yüce divana göndermeye yönelik istek ve çabasını yadırgıyorum.
Davutoğlu kendisi, “Üç bakanı ofisime çağırdım. Tartışmalı bir görüşmeden sonra ertesi gün saat 11’de basın toplantısı düzenleyip gönüllü olarak Yüce Divan’a gitme konusunu açıklamalarında anlaştık. Ertesi gün öğlen saatleri oldu. Açıklama yapılmadı. Ne olduğunu sordum. Bakanların Tayyip Bey ile görüştüklerini ve onun ‘yapmayın’ dediğini öğrendim.” demişti.
Sayın Davutoğlu bu tavrını sözüm ona yolsuzluğa karşı oluşuna, bakanların aklanmasına bağlayabilir, lakin Davutoğlu o dönemin mahkemelerinin en masum insanı bile idamlık bir suçlu durumuna düşürebileceğini de çok iyi biliyordu.
Başta belirtelim ki bakanlar kendilerine güvenmiş olmalılar ki gidip yargılanmayı kabul etmişler, bu ayrı bir konu, ancak;
Ahmet Davutoğlu başbakanlığı döneminde, yani FETÖ’nün emniyet, yargı ve yüksek yargı içinde en etkin ve dahi en gözü kara olduğu o dönemde bu 4 bakanı yargılatmak istemesi düşündürücüdür.
Sayın Davutoğlu FETÖ’nün kumpaslarla, sahte belgelerle, kes-yapıştır kayıtlarla, adamı idama götürecek düzmece raporlarla bu 4 bakanı mahkum edeceğini bilmiyor muydu?
Sayın başbakan kusura bakmasın, biz biliyorduk. Dahası, 4 bakanı yargılatıp mahkûm ettikten sonra sıra Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı da yine düzmece, daha doğrusu düzmeceyi de aşan iftiralarla yani “FETÖMECE” belgelerle yargılamayı hedefliyorlardı.
Bakınız,
15 Temmuz 2016 hain işgal ve darbe girişiminden sonra 5 bin savcı ve hâkimin,
Onbinlerce emniyet mensubunun,
Binlerce bilişim, otomasyon ve kriminal görevlerdeki personelin FETÖ ile bağlantılarından dolayı meslekten ihraç edildiği bir dönemde Sayın Davutoğlu o 4 bakanın yargılanmasını istemişti.
O günkü yargıyı düşünün, emniyeti düşünün, Ergenekon operasyonlarındaki düzmece belgeleri, ayarladıkları gizli şahitleri düşünün ve o bakanların mahkemeye ya da Yüksek Mahkeme-Yüce Divan’a düştüğünü düşünün;
O bakanlar sütten çıkmış ak kaşık olsalardı bile o mahkemeden suçsuz çıkamazlardı.
İşte Sayın Davutoğlu 4 bakanı FETÖ’nün işgalindeki bu mahkemelere göndermeyi istemişti.
Yargının FETÖ’nün elinde olduğunu,
Emniyetin FETÖ’nün emrinde olduğunu,
Kriminal birimlerin FETÖ’nün hizmetinde olduğunu bile bile dört bakanı yargılatmak en iyimser ifade ile basiretsizliktir.
Düşünün bir kere,
Her türlü belgeyi hazırlayabilen,
Her türlü ses kaydını montajlayabilen,
Her türlü kriminal analiz ve raporu tedarik edebilen,
İstediği konu ve kişi için eğitilmiş ‘gizli tanık’ bulabilen bir örgütün Yüce Divan’a sunacağı belge, kayıt, rapor ve şahitlerle bu 4 bakan o yüce divandan nasıl aklanarak çıkabilirdi?
Hatta o bakanların kardeşleri hakim, çocukları savcı olsalardı bile FETÖ’nün montajları, masa başı hazırladıkları belgeleri ve kayıtları dururken bu bakanların kurtulma imkan ve ihtimali kalır mıydı?
Bakınız,
FETÖ’nün Yüce Divan’daki etkisini daha anlatmadım. Siz o mahkemede FETÖ’cü olan ya da FETÖ’nün emrinden çıkamayacak olan üyeleri de hesaba katın bakalım sonuç nasıl olurdu?
Sayın Davutoğlu, o günkü koşullarda yaptığım hataydı deseydi anlardık, hala o vahametini savunuyorsa yine anlıyoruz.
Şimdi Sayın Davutoğlu, o bakanları FETÖ’nün etkin olduğu o mahkemelere teslim etmeyi istediği için övüneceğine, dönüp, o bakanları hangi hukuk tanımaz savcı ve hakimlerin inisiyatifine terk etmeye çalıştığını görüp dövünsün.