Yerel seçimlere 8 ay kalmış iken Türkiye’nin en hareketli ve dinamik partisi CHP.
İstanbul’da 39 ilçede en az 100 kişi belediye başkan aday adaylığı için müracaat etti. 200’e yakın insan başkan aday adaylığı için dosya aldı. 4000’den fazla insan belediye meclis üyeliği için müracaat etti.
İl ve ilçe örgütlerinde görev yapan yönetim kurulu üyeleri 15 Temmuz akşamına kadar istifa ettiler. 31 Temmuz akşamına kadar olan adaylık başvurularını, CHP Genel Merkezi 2 Eylül’e kadar uzattı. Uzatma gerekçesi ise müracaatını yapmak isteyen aday adaylarının dosyalarını hazırlayamamalarından kaynaklandığı ifade edildi.
Ancak CHP’de aday adaylık başvurularının uzatılmasının nedeni bence İstanbul’da Mustafa Sarıgül. Sarıgül’ün 1 Eylül Dünya Barış Günü partiye üyelik için müracaat edeceği 2 Eylül günü de aday adaylığı için müracaat edeceği söyleniyor.
İstanbul’un tüm ilçelerinde, mevcut belediye başkanları da dahil, Sarıgül CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olduğunda muhtemelen adaylar değişecektir. Sarıgül aday olmadığında ise adaylar farklı olacaktır.
****
2009 yılında Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olduğunda CHP yüzde 37 oy aldı. İnanın Kılıçdaroğlu aday olmasıydı, CHP yüzde 30 oy oranında kalırdı. İstanbul’da yüzde 7 oranında CHP’nin oyunun yükselmesine neden olan Kılıçdaroğlu, CHP’yi Türkiye genelinde de yüzde 2 oranında oyunun yükselmesine neden olmuştu.
İşte Sarıgül faktörünü, 2009 seçimlerindeki Kılıçdaroğlu faktörü gibi okumak gerekiyor. CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül olduğunda yüzde 5 ile 10 arasında partinin oyunu yukarıya çekecektir. Bu oylar MHP’den ve AK Parti tabanından gelecektir. Ancak BDP’de Sırrı Süreyya Önder Büyükşehir Belediye Adayı olduğunda ise CHP’ye verilebilecek kimi Kürt, devrimci ve sosyalist ve liberal oylar gelmeyecektir.
****
Sarıgül CHP’nin İstanbul adayı olduğunda, bölgemizde Bakırköy Ateş Ünal Erzen, Avcılar Mustafa Değirmenci, Çatalca Cem Kara, Silivri Özcan Işıklar’ın belediye başkan adayı olacaklarını düşünmüyorum. Ancak onların yerine de Sarıgül’e yakın isimlerin gelebilme ihtimali de bir iki yer dışında mümkün olmayabilir.
CHP MYK, Sarıgül aday olduğunda mevcut 4 belediye başkanını gözden çıkarabilir.
Çünkü kaybedebileceği oyların Sarıgül ismiyle geri kazanılacağını hesaplar. Sarıgül aday olmadığında ise mevcut belediye başkanlarından vazgeçebileceğini düşünmüyorum. Büyükçekmece’de ise Dr. Hasan Akgün’ün yerini garanti olarak koruyacağını görüyorum.
****
Bakırköy’de Ali Fatinoğlu’nun, Silivri’de Selami Değirmenci’nin, Çatalca’da Engin Akman’ın (şayet Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Ayhan Otladıcı aday olmaz ise olur ise Akman aday olamaz) Avcılar’da ise mevcut adaylık için müracaat yapanların dışında sürpriz bir ismin özellikle Orhan Duran ve Erhan Bozan’ın öne çıkabileceğini belirtmek isterim.
Çapan aday değil
Son haberim ise Esenyurt’ta Dr. Gürbüz Çapan belediye başkanlığına aday değil. Dün akşama kadar CHP’ye aday adaylığı için müracat etmeyen Dr. Çapan’ın adaylık müracaatı yapmayacağı ve kesinlikle aday olmayacağını yakın çevresine ifade ettiği belirtiliyor.
Dr. Çapan’ın Esenyurt’ta partinin aday göstereceği ismin arkasında duracağı ve 2015 genel seçimlerinde 3. Bölgeden milletvekili adaylığı için müracaat edeceği ifade ediliyor.
Esenyurt’ta ise Belediye Başkan Adaylığı Kemal Deniz Bozkurt ile THM Sanatçısı Faruk Demir arasında geçer. Ve şimdiden söyleyeyim. Çapan’ın aday olmadığı bir seçim şimdiden AK Parti’ye hayırlı olsun…
AK Parti’de neler oluyor?
AK Parti’de aday adayları derinden çalışıyorlar… Zamanını bekliyorlar.
Nede olsa “AK Parti’de adaylığa talip olunmaz (!) görev verilir” ya, onlar da bir yerlerden gelecek işareti bekliyorlar…
Kimileri Godot’u bekler gibi bekliyorlar… Sonucu olmayacak bir bekleme gibi… “Olmayacak duaya amin demek” gibi… Bekleyecekler o büyülü işareti, bekleyecekler ancak onlar için o işaret hiç gelmeyecek.
****
Geçen gün Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun “Nefsinize mahkum olmayın” diyerek belediye başkan adaylığının hakkı olduğunu düşünenleri uyarması gibi… Bakan öyle dese de, siyaset tabi ki millete hizmet için yapılıyor ancak nefis öyle bir şey ki, kendisinin ‘hak ettiği yerde’ olmasını istiyor.
Birileri sürekli meclis üyesi, belediye başkanı, milletvekili, bakan olacak, ama onların “nefsine mahkum olmak” diye dertleri olmayacak, teşkilatın yükünü çeken, kahrını çekenler ise Godot’u bekler gibi beklemeye devam edecekler. Onlar, göreve talip olduklarında ise hemen şöyle söylenecek: “Partimizde göreve aday olunmaz görev verilir.”
Son söz: George Orwel’in ‘Hayvan Çiftliği’ romanında herkesin anımsacağı unutulmaz bir cümle var. “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha eşittir.” Siyasette bunun karşılığı galiba şöyle. Partilerde siyaset yapanların hepsi eşittir. Ancak bazıları daha eşittir…